1932 Senesi Hasan Ekin Röportajı

İstanbulspor’un Türkiye Şampiyonasına gitmeden önce,  Vakit Gazetesi muhabiri Melih Nazmi’nin defans oyuncumuz Hasan Ekin ile 6 Eylül 1932 tarihinde Vakit Gazetesinde yayınlanan röportajını o günleri yaşatmak adına yayınlıyoruz.

Mütemadiyen yukarı çıkıyoruz. Sağ ve solumuzda küçük deliklerden gelen bir parçacık ışık merdivenleri aydınlatmaya çalışıyor. Bereket versin ortadaki merdivenin mihverine ona tutunarak çıkabiliyoruz. Güzin, Hikmet, Nino hanımlarla Derviş, Hasan beyler ve en arkada ben sıraya dizilmiş merdivenleri tırmanıyoruz. Arada Nino hanım kesildiğinden şikâyet ederek altı kişilik. manganın temposunu, bozuyor ve duraklıyor. Bunu gören biz de onun ile beraber duruyoruz. On beş dakika sonra bütün İstanbul’u görebiliyoruz. Bir tarafımız Üsküdar, onun yanında Kadıköy iki taraflarında Marmara ile Boğaziçi uzanıp gidiyor. Boğaziçi’nin sol tarafında Beyoğlu sivrilmiş bir çok binalar tam Avrupa şehrini andırıyor. Kısa boylu tıknaz adamlara benzeyen mütevazı Galata kulesi de upuzun binaların yanında pek de iyi durmuyor. Beyazıt kulesinin en üstündeyiz. Rüzgâr bütün şiddet ile esiyor. Marmara dan kopan rüzgârlar soluğu Beyazıt kulesinin üzerinde alıyor.

Güzin hanım arkadaşlara İstanbul hakkında izahat veriyor. Herkes de konferans dinlemeye amma iştahlı… Konferansın mevzuu İstanbul’u çeviren surlar hakkında, Beyazıt kulesinin üzerinde de tarihi konferans iyi dinlenir. Ne mutlu tarih meraklılarına.. Bilhassa Nino hanım ecnebi olduğundan Güzin hanımı can kulağı ile dinliyor. Hikmet hanım da bütün dikkatini oraya vermiş. Derviş beye gelince; Güzin hanımın tarihi bir falsosunu  yakalayım da bozayım diye öyle bir dinleyişi var ki deme gitsin.

Nedense bu sporcular, artistler traştan, konferanstan filân hoşlanmıyorlar. Baktım bizim Hasan bey öbür tarafta yalnız başına gözlerini İstanbul Erkek Lisesine dikmiş birisini görmeye çalışıyor.

Beni sorarsanız. Hasan beyle mülâkat yapmak için fırsat kolluyordum. Tam zamanı idi işte:

— Hasan bey görüyorum ki  tarihten pek hoşlanmıyorsunuz ?

Hasan bey birden, kendini toparladı.

— Yok hayır, Melih bey, İstanbul Erkek lisesinde bizim Emin amcayı görebilirmiyim diye bakıyordum.

— Bari görebildiniz mi?

— Hayır arıyorum. Peki siz Güzin hanımın izahatını neye dinlemiyorsunuz ?

— Gazeteye yazı aramakla meşguldüm.

— Peki ama burada Beyazıt kulesinin “tepesinde” gazeteye yazı bulabileceğinizi zannediyormusunuz ?

— Ona şüphe yok hatta şimdi başlayacağım.

— Hangi mevzuu buldunuz?

— Sizinle mülâkat yapmayı düşünüyorum.

— Ha genç nesille baş başa sütununa..

— Evet, lütuf edersiniz.

— Estafurullah, kurada mülâkat yapabilirsiniz buyurunuz suallerinizi sorunuz.

— Tabiatı ile mümkün, Bilhassa Güzin hanımın İstanbul surları hakkındaki konferansı işe yaradı. Kaç Senedir sporla meşgul oluyorsunuz ?

— Sekiz senedir sporla meşgulüm. ilk ve son kulübüm İstanbul spordur. Bugünkü gibi hatırlıyorum, İstanbul spor kulübü henüz teşekkül etmişti. müessislerden Kemal Halim bey bana futbol oynamamı tavsiye etti ve onun delâleti ile İstanbulspor’a aza kayıt oldum. vücudumun müsait olmasına binaen Antrenörümüz bana fazla alâka gösteriyordu. İşte bu suretle sekiz senedir futbolu fasılasız oynamaktayım.

— Beynelmilel hangi maçlara iştirak ettiniz?

— İlk olarak İstanbul’a gelen Macar genç milli takımına karşı Türk genç milli takımında haf oynadım ve bunu müteaddit beynelmilel maçlar takip etti.

— Türk milli takımını nasıl buluyorsunuz? gayeniz

— Halihazır Türk milli takımı azaları Haliç şirketinin emektar vapurları gibidir, birkaç senelerden beri milli takımda oynuyorlar ve iddia olunduğuna göre yerlerini dolduracak oyuncu bulunmadığından  oynuyorlar, Gazetenizde genç nesille baş başa sütununu takip etmekteyim. Şimdiye kadar hayatları neşrolunan amatör artistlerde biz amatör sporcular gibi bir şeyden şikâyetçiler, inhisarcılık evet bu inhisarcılık bizim içimize işlemiş. Genç artistlerin yerden göğe kadar hakları vardır. Külâh meselesi bu, Bizim külâhı başkası kapar diye didinip duruyorlar, öte tarafta genç, dinç, heveskâr, müstait artistlere çalışma sahası vermiyor. işte sporda aynı böyle, ağabeylerimiz hatta babalarımız halâ gençlik idiasında. pek alâ öyle olsun beş sene daha sabrederiz. Ne demek istediklerimi  anladınız değil mi? Gayem milli Türk formasını taşımaktır.

— Türk ve dünya güzeli Keriman Halis hanım için ne düşünüyorsunuz?

— Evvelâ Türk güzelini müsabakaya girmeye teşvik eden Abidin Daver Beyi, saniyen müsabakayı yapan Cumhuriyet nümünesi müessesini, salisen tam mânasile güzel seçen hakem heyetini ve nihayet intihap olunan Keriman Halis Hanımı candan tebrik ederim. Bazı kimseler Türk güzelinin dünya güzeli olduğuna hayret ediyorlar. Halbuki hiç öyle değildir, Bu pek tabii birşeydir. e Sporcu olduğum için söylemiyorum. Şu muhakkaktır ki spor insanı güzelleştirir gençleştirir, kuvvetlendirir. Bilhassa mekteplerde beden terbiyesine verilen ehemmiyet şayanı takdirdir. Bunun için bu neslin evlâtlarıyız tabiatile sporcuyuz. Bilhassa kız kardeşlerimiz sporcu olmaları onların. yaradılıştaki güzelliklerine inzimam ediyor ve Avrupa’nın. Aradaki güzellikleri kendilerine mezcetmiş oluyorlar. İşte kıraliçe olan Keriman Halis H. Gözümüzün önünde en güzel bir misalidir. Bunun için bence herkes kudretinin erişebildiği kadar spor yapmalı, Bilhassa yürümeli, ki bunu her insan yapabilir. Analarımızın babalarımızın otururlarken, – kalkarken aman of diye şikâyetlerini her zaman işitiriz. Bizim neslin ihtiyarlığı zamanında böyle şeyler pek işitilemez.

— Bu seneki  maçlarda gene oynayacak mısınız.

— Ona şüphe yok. İşte demin Emin amcayı onun için arıyordum. Türkiye birinci müsabakaları için. daha muntazam çalışabilmek için kulübümüz Beykoz’da bir kamp kurdu. Beş yirmi beşle Emin amca ile Beykoz’a gideceğiz. Bu sene İstanbul şampiyonu olduğumuz gibi bir de Türkiye şampiyonu olursak bizim Baba Tahir birinci takıma Emin Efendi de bir öğle yemeği vadetti,

Melih Nazmi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir