60 Yıl Sarı-Siyah: Dr.Ali Uygun (12.Bölüm)

Neredeyse 10 yıl sonra, tekrar süper ligin bir altına gelmek hoş bir duygu. Önce Passolig kartları, ardından Kasımpaşa Stadının konforu ve maç öncesi, ya da sonrası muhabbet ve ritüelleri ile Asmalı Mescit meyhaneleri, yıllarca Bayrampaşa, Zeytinburnu, Güngören, Yenibosnaya mecburcu kalmış olan bizlere de sanki sınıf atlatıyor. İlk maç küme düşmüş güçlü Eskişehirspor’la başabaş oynayıp 2-2 berabere kalıyor, 2. Hafta Denizli’yi deplasmanda yeniyoruz.

Takım bir karakteristik Yalçın Koşukavak ekibi olarak yüksek kondisyonlu. TV programlarında rakip takımların 70. Dakikadan sonra işlerinin zorlaştığı anlatılıyor.Kalede Bursa’dan kiralanan Okan Koçuk çok iyi, zaten ileride hem milli takıma seçilecek, hem de once Bursa’ya geri dönüp, ardından Galatasaray’a transfer olacak. Defansta sol beke gelen Oğuzhan müthiş.Maçları TV’den seyreden futbolsever arkadaşlar bana hep onu soruyorlar. Brezilya’lı stoper Wellington da zamanla alıştı. Bu önemli yılın dirençli orta sahasına bir de Bosnalı Aldin Cacij katkı veriyor. Ne varki forvet Halil dışında zayıf kalıyor, ne Cojiç, ne İbrahim ve Şaban ne de Zafer beklentileri karşılamıyor.

3.hafta kendi sahamızda Giresun, ardından Hüseyin Göçek’in ofsayttan attırdığı golle teneke tribünlerden yapılmış bolca sallantılı bir stadda Ümraniye’ye 1-0 yenilince gerçeklerle yüz yüze geliyoruz. Ancak takım ortalarda iyi idare ediyor. Küme çıkan bir ekip için iyi performans. Gaziantep, Manisa, çok iyi futbol sergilenen Altınordu ve Balıkesir galibiyetleri sonucu 11. Haftayı 17 puanla 7.sırada geçiyoruz. Bu arada 14 Aralık Perşembe günü Sarıyer Stadında süper lig ekibi Karabükspor’u 1-0 yenerek Türkiye kupasında son 16 ya kalıp Fenerbahçe’nin rakibi oluyoruz. 27 Aralık’ta Saraçoğlu stadında 80 dakikası başa baş geçen bir maç sonucunda 2-0 yenilerek eleniyoruz. 13 haftada ise Rize’deki 3-0 lık yenilgi ‘’En ziyade desteğe mazhar olan takım’’ ile aramızdaki farkı ortaya koyuyor. Sayısız maddi kaynak (!) aktarımı, henüz olmayan havaalanı forma reklamı ve devre arasında Gençlerbirliği’nden adeta koparılıp alınan Vedat Muriç transferleri ile zaten Rizespor programlandığı gibi sezon sonunda şampiyon olacak. Bizim takım ise sinir bozucu Samsun, Gaziantep beraberlikleri ve Elazığ yenilgisi ile devreyi 23 puanla 10. sırada tamamlayacak.

Takım 2.yarıya Ecmel Başkanın büyük çabaları ve masrafları ile 10 yıllığına kazandırdığı Esenyurt Stadında başlıyor. Bizim gibi kulüpler için ideal boyutlarda bir butik stad. Ulaşım zor olsa da hemen karşı köşedeki ‘’boyoz’’ yapan İzmir Pastanesini üs haline getiriyoruz. Takım ise ilk 4 haftada 4 galibiyet ve 12 puanla coştu ve 35 puanla 4. Sıraya yükseldi. 5. Haftada ise Gaziantep Gazişehir ve 7. haftada Adana Demirspor sertlikle yıldırarak hızını kestiler. Hele yağış nedeni ile 2 günde tamamlanan Adana deplasmanında marifetli(!) Özgür Yankaya maçtaki 5 kritik pozisyonda 5 hata yaparak sarı-siyah’ı 2-1 mağlup edip play-off iddasını bitirdi ve ödül olarak Türkiye Kupası maçlarına verildi. Çoğu taktik hatalar, yanlış adam ısrarları ile geçen son haftalarda Altınordu, Ankaragücü, Rize, Bolu yenilgileri ile takım sezonu 53 puanla 9.sırada ve play-off barajının sadece 3 puan altında tamamladı. Bir yanda ilk yılını oynayan bir takım için büyük başarı, bir yandan ise göz göre göre kaçan ve büyük deneyim kazandırabilecek play-off şansı. Sonuçta Rize, Ankaragücü, Erzurumspor lige yükseldiler. Bizler ise kaldık başka bir bahara.

Geldik son 2018-2019 sezonuna. Bir takım başarılı defans ve orta sahasından 6 futbolcu birden kaybederse ne olur? Ana eksenini yitiren takım ancak küme düşmemeye oynar. Kaleci Okan, Zeki, Kaptan Yalçın, Oğuzhan, Kubilay ve Onur Kolay, dile kolay, hepsini o kadar aradık ki. Takımı 3 yıldır çalıştıran farklı eksik ve anlayışları olsa da, en azından dipdiri bir onbir çıkartan Yalçın Koşukavak’da ayrılmış, yerine eski Trabzonspor’lu Fatih Tekke gelmişti. Ne var ki adına sayısız forma basılan Fatih herkesi kendisi gibi santrafor sanıp, neredeyse 20 maç sağbek olmadan oynatınca, ya da tipik çok hızlı bir açık oyuncusu olan tek dişe dokunur transfer Clesio’yu bu mevkide oynatmaya kalkınca takım ciddi bocalamalar yaşadı.

4 Ağustos 2018 cumartesi. Kasımpaşa ile hazırlık maçı oynuyoruz. Daha sonra Galatasaray’a gidecek zebella Diagne ile Premier Lige transfer olacak Trezeguet’li Kasımpaşa karşısında defanstaki 3 oyuncu Muammer, Muhammed Ali, ve Mehmet Yeşil fizik açıdan da çaresiz kalıyor, nitekim daha sonra muhtelif ekiplere gönderilecekler. Kalede geçen yıldan transfer Alperen ile daha sonra takıma yerleşen Wellington ve Patrick ne kadar yırtınsa da kanatlar delik. Ne zaman Wellington karşıdan gelen rakibi kapatmak için kenara hamle yapsa, gelen ilk yan ortada boş kalan adamdan golü yiyoruz. Ayrıca Eslem ve Halil’de sakat. Sezonu geç açan Onur çaresiz. İbrahim, Ali Dere ve Peroviç forvette top ezip duruyorlar.

Açılış maçı ligin yeni takımı Afyon’a karşı 4-0 önde iken, son 10 dakikada evlere şenlik 3 gol yiyoruz. Hele 3. Haftada Altay’a Esenyurt’ta 5-0 yenilip perişan oluyoruz. Ancak tek tek puan alabiliyoruz. 10. Haftada Eskişehir’in en yaşlı oyuncusu 23 yaşında olan gencecik takımına 1-0 yeniliyor, 15. haftada küme düşeceği ilk haftadan belli olan Karabükspor’a 34 maçta aldığı 3 beraberlikten birini vererek, ligi 0 puanla bitirme şansını tanıyoruz. Zaten bazı maçlarda Esenyurt’taki stattan sevgili Muhittin Güven ile sinirimizden, ikinci yarı protokolden ayrılıp karşıdaki boyozcuda, çay ve soda ile kötü futbolumuzu hazmetmeye çalışıyoruz.

Ara transferde alınan 5-6 futbolcunun hiçbir yararı olmadı.35 yıldan bu yana ilk kez İstanbuispor’un Ümraniye dahil hiçbir deplasman maçına gitmeden sezonu bitirdim. Aklımda kalan sadece 2 maç var. 13. Haftada Nobre ve Selçuk’lu yaşlı Gençlerbirliği’ni Clesio’nun tazı gibi sürüklediği akınlarla 2-0, 29. haftada Osmanlıspor’u sağolsun Halil’in son dakkika golüyle 1-0 yendiğimiz ve düşme tehlikesini atlattığımız karşılaşmalar. Son haftalarda teknik direktörlüğe gelen Fırat Gül hocanın çabaları ve dokunuşları ile sezonu 43 puanla 11. sırada tamamlayabildik. O kadar gol fırsatı harcayan İbrahim Yılmaz yine de 10 gol ile klasmana girdi. Almanların dediği gibi en iyisi ‘’Unutalım gitsin’’ denen bir sezon. Umarım yenisi daha iyi olur. Ayrıca bu sezonda 1 Nisan günü ne yazık ki kulübümüzün emektarı Tuğrul Alkaya ağabeyimizi kaybettik. İstanbulspor’u çileli yıllarda çantasında taşıyan adam olarak anılan ağabeyimizin ruhu şad olsun.

Dr. Ali Uygun

60 Yıl Sarı-Siyah: Dr.Ali Uygun (11.Bölüm)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir