İki Şampiyonlu Kaptan: Onur Ergün (2. Bölüm)

Burada 3. Ve 2.Lig şampiyonlukları yaşadın. 1.Lig şampiyonluğunu da yaşamayı düşünüyor musun?

Tabi ki de düşünüyorum. Düşünmeseydim buraya geri dönmezdim açıkçası. Ben buradan Süper Lig’e çıkacaksam eğer ilk önceliğim İstanbulspor. Bunu burada yaşamak isterim. Süper Lig şampiyonluğu da yaşamak isterim. Kulübün camiası da hedefleri de bunu rahatça kaldırabilecek potansiyelde. Tabi şu an en büyük hedefim ve hayalim İstanbulspor ile Süper Lig’e çıkmak.

Futbolu bıraktıktan sonra, teknik adamlık düşüncen var mı?

İnşallah iyi yatırımlar yaparım çalışmak zorunda kalmam. (Gülümsüyor) Futbol çok zor bir meslek tabi bu benim hayalimdi. Fakat 35’ten sonra daha sakin bir hayat istiyorum. Görmediğim yerleri gezmek istiyorum, çadır kampları vesaire. Ama futbolu bırakan büyüklerimizde bize şunu söylüyor, en fazla 1 sene onları yapabilirsin. Daha sonra o yeşil sahanın üzerinde olmak isteyeceksin diyorlar. Bu zamana kadar çalıştığım tüm hocalarda senden hoca olur, senin futbol bilgin o tarafa yatkın diye söylüyorlar. Bakalım, çok küçük bir hayalim futbolun içinde kalmak ama inşallah futbola dönmek zorunda kalmam. (Gülümsüyor)

İstanbulspor’da oynadığın ve unutamadığın maç var mı?

Aslında çok maç var ama en özeli rahmetli Ömer başkanımız vefat ettikten 3 gün sonra oynadığımız Çorum maçı.  O final. 2.Lig şampiyonluğu da çok değerliydi, ama 2.Lig şampiyonluğumuz 3.Ligdeki kadar özel olmadı. Yani o maçta biz sahaya çıkarken Ecmel başkanın Ömer başkanın fotoğrafını kaldırması, bizim İstiklal Marşı okurken onu görmemiz, sonrasında çok iyi oynayıp kupayı kazanmamız. Benim için en önemli en özel maç 3.Ligdeki final maçıdır.

Biliyorsun tribünde az kişiyiz. Mesela gol attığınızda neden tribüne gelmiyorsunuz neden hep kulübeye koşuyorsunuz? Bizde taraftarlar derneğini kurduk, yavaş yavaş insanları tribüne çekmeye başlıyoruz. Böyle olunca biz tribünde seviniyoruz ama yalnız seviniyoruz.

Güzel bir soru. Sen söylediğinde aklıma geldi bu evet tüm gollerde kulübeye koşuyoruz. Şimdi golü ben atmıyorum atsam belki gelirim tribüne gitmeyi severim ben taraftarlarla kutlamayı falan ama bazı futbolcular hocaya gitmeyi sever, bazılarının maç öncesi diyaloğu olur işte gol attıktan sonra bana gel. Ama haklısın, bu konuyu ben takımla bir konuşayım.

Az kişiyiz diye değil yani

Hayır asla değil. Az kişi olabilirsiniz ama biz sizin desteğinizi fazlasıyla hissediyoruz. İç sahada ki iyi grafiğimizde bu yüzdendir. Bazı takımlar vardır 10.000’lerdir ama tek bir hatanızda yuhalamaya başlar. Ama ben burada 6 senedir varım ve 6 senedir bu desteği arkamda hissediyorum. Hiçbir zaman sahada yalnız hissetmiyorum kendimi.

Mesela maç bittikten sonra sizleri tribüne çağırdığımız zaman sen takımı toplayıp getiriyorsun. Bu yüzden çok taktir ediyoruz seni.

Teşekkür ediyorum. Bu şeyle alakalı, bazen oyuncular maç bitiminde farklı psikolojiye bürünebiliyor maçın skoru ile alakalı. Buna tecrübe de diyebiliriz biraz orada farkındalık da diyebiliriz. Düdükten sonra artık hiçbir şeyi değiştiremiyoruz. Bizden fazla herhalde kimse üzülmüyordur. Ama bu toplu olarak herkesin beraber yaşadığı bir duygu. Orada insanlar seni çağırıyor olabilir, ya da rakip takımı da tebrik etmen gerekiyordur. Sonuçta karşılıklı bir maç oynuyorsun. Biri kazanıyor biri kaybediyor.

Sen zaten sakin bir yapıya sahipsin sahada yani kendini attıran bir oyuncu değilsin.

Evet genellikle öyleyim ara sıra istisnalar olsa da.

Kappel’e attığın tekme hariç mesela (Gülümsemeler)

Ya o hiç benim yapacağım bir hareket değildi aslında ama işte orada ligin başı oluşu, o size söylediğim sorumluluklar, belki duygularımı kontrol edemedim o maç belki de kontrol edemediğim iki üç maçtan bir tanesidir. Maçı tekrardan açtım özellikle 40 dakikasını izledim kendi hal ve hareketlerime bakmak için. Zaten belli bir şey kopmuş orada.

Hakeminde etkisi vardı biraz sanki

Tabi ki vardı ama biz profesyonel oyuncularız. Hakem istediği kararı verebilir orada. Sahada hakemin kararı ne olursa olsun, benim kendi hayat felsefem, görüşüme göre rakibime yapmamam gereken bir hareketti. Yani o konuda bir pişmanlığım var.

Peki deplasmana gittiğinizde ya da tesislerde oda arkadaşın kim oluyor genelde?

Ben bu sene Duhan’la kalıyordum. Sakatlıktan döndükten sonra Halil Sönmez ile kalmaya başladım. Bundan önce 3 sene boyunca Zafer Şensoy ile kaldım.

Biz sizi saha içinde tanıyoruz saha dışında pek tanımıyoruz. Biraz quiz tarzında kısa soru cevap yapalım istersen. İçinizde en cimrisi kim? Ve en eli açık kim?

Valla takımda herkesin eli açık. Bu konuda en eli açık olanı Halil Sönmez olarak söyleyebilirim. Arif ile Muhammed Demirci’nin de eli açıktır. Kendimi söyleyebilirim. Cimri olarak da Umut Kaya’yı söyleyebilirim. (Gülümsüyor) Kusura bakmasın.

En iyi giyinen kim?

En son Arif Morkaya’nın düğününe gittik. Herkes şıktı. Ama Emirhan çok dikkatimi çekti. 3.kalecimiz Emirhan Emir, çok iyi giyinmişti. Takımda birçok yakışıklı oyuncu var. İlk defa bu kadar yakışıklı oyuncu grubunun içindeyim (Gülümsemeler).

Takımda birlikte oynamaktan keyif aldığın kimler var? Bu geçmişten de olabilir.

Yalçın Kılınç ile oynamaktan çok keyif alıyordum. Onunla zaten iyi bir dostluğumuz var. Bütün arkadaşlarımla çok keyif alıyorum bu sene de geçen sene de ama Yalçınla çok uzun süre beraber oynadık 5 sene. Onunla oynadığımız zaman bir birimizin gözüne bakarak bile anlaşabiliyorduk.

Rakip takımlardan hangi oyuncuyu beğeniyorsun en çok?

Bizim ligde en beğendiğim oyuncu Denizlisporlu Ismail Aissati. Yani ben Aissatinin çok iyi bir oyuncu olduğunu düşünüyorum. Karşılıklı oynadım onu söyleyebilirim.

 Peki takımda en sinirli kim?

Wellington ile İbrahim Yılmaz. (Gülümsemeler) Onlar baya karşı karşıya geldiklerinde de sinirliler. Bir de ben bazen bilerek sinirleniyorum takımı ateşlemek için antrenmanlarda.

En esprili?

Ali Dere ile çok uğraşıyoruz. Halil Sönmez ile çok uğraşıyoruz. Bu ikisini söyleyebilirim.

Peki bu sene İstanbulspor’un durumu ne olacak?

3 hafta üst üste kaybın ardından bana göre iyi oynadığımız Giresunspor maçında 1 puan aldık. Fikstüre bakıldığında şu an alt sıralardaki en avantajlı takım biziz. Bizim şu anda tek odaklandığımız şey Eskişehirspor maçı. Eskişehirspor ve Balıkesirspor maçlarını kazanmak istiyoruz. Daha sonrasında rahatça kazanabileceğimiz maçlar var. Bu iki maçı kazanırsak eğer, onun verdiği özgüvenle ligi en iyi noktada bitirebiliriz. Sonrasında ise başkanımız ve hocamız gelecek sezonun planlamasını yapacaktır.

Asbaşkanımız Ömer Saral bir röportajında önümüzdeki sezon üst sıraları zorlayan bir İstanbulspor izleyeceğimizi söylemişti.

İnşallah.

Peki bu sezon kaç puanda bitireceğimizi düşünüyorsun?

Benim kendi fikrime göre 42 puan civarı bitireceğimizi düşünüyorum. Tabi futbol bu futbol kâğıt üstünde oynanmıyor.

Röportaj için çok teşekkür ediyoruz. Buradan son bir sözün var mı bizlere?

Ben teşekkür ediyorum sizlere. Buradan tüm taraftarlarımıza teşekkür ediyorum. Ben 6 senedir onların desteğini fazlasıyla hissettim. Az önce dediğim gibi bizim için taraftarın sayısı önemli değil. Önemli olan gerçek taraftarlıkları. Gerçekten bize o duyguları hissettirebilecek insanlar önemli. Ben bunu hissediyorum arkadaşlarımda hissediyor. Çok teşekkür ediyoruz size. Hem buraya geldiğiniz için hem de statlarda yalnız bırakmadığınız için. Herkese selam olsun.

 

İki Şampiyonlu Kaptan: Onur Ergün (1. Bölüm)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir