İlk Tribün Liderimiz: Nedim Yıldız

Nedim Yıldız İstanbulspor tarihinde ki ilk tribün lideri ve ilk taraftar gurubunun kurucusu. Sn. Yıldız’a bir ziyaret gerçekleştirdik. Çok sıcak karşıladığı ve çok samimi cevaplar verdiği bir söyleşi yaptık. Olayların perde arkasını ve yaşananları kendisi ile konuştuk.

-Nedim Yıldız’ı tanıyalım.

2 Şubat1975 İstanbul Sefaköy’de Kemal Paşa Mahallesinde bir evde doğdum. Uygur Türküyüm ailem Orta Asya dan gelmiş. Burada okudum, burada büyüdüm. Gençlik çağlarımda bir futbol hastalığım vardı. Bu konuda babamdan azar da işitirdim. Ayakkabılarım parçalanırdı. Çok iyi futbol oynadığım için beni buradaki Sefaköy Kartalspor Kulübüne yazdırdılar. Antrenman erken saatte oluyordu, ben okulu bırakıp çalışmaya başlamıştım, Çalışma ve idman saatleri uymadığından futbolu bırakmak zorunda kaldım. Sporu çok sevdiğimden karateye başladım. Uzak döğüşde uzmanlığa kadar yükseldim. Karate yaparken de futbol aşkı bitmemişti futbolda oynuyordum. Bizim gençliğimizde sosyal yaşam okulun bahçesinde toplanıp maç yapmaktı. İdmanlara gittiğimde karate hocam baldırımı tutar sen yine futbol oynamışın adalelerin taş gibi der, beni azarlardı. Hala bu mahallede oturuyorum. Bekarım, şimdi bir matbaa işletiyorum.

– Tribüne nasıl başladın?

Çok sevdiğimiz bir abimiz Sefaköy Kartalspor’a idareci oldu. Kulübün tribünü yok, bizde arkadaşlarla toplanıp kulübe tribün yaptık. Bu şekilde tribüne başlamış oldum. Bu arada Kartalspor’u 3. lige çıkarmak için çok uğraştık. Bunu da başarıyorduk ama en son maçta penaltılarla kaybettik. Başkanda kulübü bıraktı, bizim bütün hayallerimiz yıkıldı. O sıralarda arkadaşlarla İstanbulspor’un maçlarını da izliyorduk.

– İstanbulspor olayı nasıl başladı?

Gençlik dönemlerinde Fenerbahçe’yi tutardım. O dönemlerde ya ben İstanbulluyum İstanbulspor’u desteklemem lazım diye de düşünüyordum. Gerçek bir İstanbullu isen İstanbulspor’lu olabiliyorsun. Ben de doğma büyüme İstanbul’luyum, başka memleketim olmadığından, İstanbulspor’lu olmak benim için kolay oldu.

Nedim Yıldız (takım elbiseli) ekibi ile bir maça giderken

Kartalspor’da 3. lige çıkamayınca, benimde Kartalspor’da bir tribün liderliğim var, İstanbulspor’un da taraftarı var ama tribünü yok arkadaşlarla İstanbulspor tribünü oluşturmaya karar verdik. Hemen İstanbulspor tesislerinin yolunu tuttuk. O zaman İstanbulspor tesisler müdür Ferdağ Ünal onunla görüştük, Tayfun Gündoğar’la görüştük. Taraftarın olmaması dolayısıyla bizi hemen kabul ettiler. Maçlara gelin dediler. Konuştuğumuzda zaten lig bitmek üzere idi. Kaç kişi gelebileceğimizi sordular, bizde önümüzdeki sezon ligin ilk maçına 500 kişi geliriz dedik. Baktık ki tribün sadece Sefaköy’lülerle olmaz, İstanbul un çeşitli semtlerini de dolaşarak gurupları da aramıza davet ettik.

– Dışarıdan gözüken bu tribünü kulüp istedi öyle kuruldu

Asla biz kimsenin adamı değiliz ve olmadıkta. Bizden önce Bayrampaşa’lılar maçlara geliyormuş, onların durumunu bilemem ama biz bu işe kendi kararımız ile soyunduk

– Başlangıç nasıl oldu?

1996-19997 sezonunun ilk maçına 500 kişiyi Taksim Gezi parkında topladık. Bu bir çalışma ile oluyor ben o zaman 21 yaşındayım, yani Fatih’in İstanbul’u fetih ettiği yaş. Bende aynı yaşta İstanbulspor tribünlerini ve taraftarların gönüllerini fetih etmek için oradayım. O 500 kişiyi İETT otobüsleri ile Taksim’e getirdik. 20 öğrenci bileti alıp 40 kişiyi bindirdiğimizde oldu. Kulüp bize sadece maç için bilet desteği verdi.  Toplandıktan sonra yürüyerek İnönü Stadına indik. O gün Antalyaspor ile oynuyorduk ve maçı kazandık. Zorluklar o günden başladı polisler bizi demirin üzerine çıkarmıyor, o demire çıkmazsak taraftarı nasıl bağırtacağız, biraz direnince stattan çıkarttılar, dışarıda üzerimiz değiştirip tekrar içeri girdik. Böyle başladık.

2.hafta Gençlerbirliği maçına 3 otobüs gittik. Ankara’da maçı kaybettik ama herhalde İstanbulspor’un tarihinde 3 otobüsle deplasmana gidiş yoktur. Deplasmanlarda kulübün desteği de şöyle idi. Diyelim otobüs ücreti 10 liradan 30 lira, kumanya 15 lira toplam 45 lira, al sana Nedim 45 lira, artık bizde onu idare ederek kullanıyorduk.

Taraftar gurubuna o günlerde verilen maç biletlerinden.

– Nasıl başardınız?

Bizim başarılı olma sebebimiz çok onurlu bir taraftar kitlesi idik. İstanbulsporlu hiçbir futbolcu Nedim, benden bir talepte bulundu diyemez. Diğer kulüp futbolcuları taraftarını kollar hatta alkışlaması için para veren futbolcular bile vardır. Bizde bu asla olmamıştır. Bizim bir hayalimiz ve idealimiz vardı, 15 sene sonra tribüne gelip oturduğumuzda, o İstanbulspor taraftarlarını görünce, işte bu bizim eserimiz demek hayalimizdi ve bunun için çabaladık. Bir Fenerbahçe, bir Galatasaray değildi burası, olursa bizim eserimiz olacaktı. Bu idealimiz uğruna bizim para pul ile işimiz olmuyordu. Bilmem ne demek istediğimi anlatabildim mi.

Tabi bu insanlarla yaşanan telefon trafiği, arayanlar bana çağrı atar ben geri döner, onları ararım. Telefon faturam bu günkü değerlerde aylık 1000 lirayı geçerdi. Hem kendi taraftarlarımız hem diğer taraftar gurupları ile saatlerce konuşurduk.

İçimizde çeşitli guruplar vardı, her gurubun bir lideri olurdu, bunların en üstünde ben vardım. Sokak Çocukları Derneğinde bile gurubumuz vardı. Mühim olan bunları bir araya getirmekti, kolay iş değildi ama başardık.

 

-1996 senesinde oluşturduğunuz tribün gurubu ve siz 2007 yılında tribünlerden ayrıldınız. Sebep ne idi?

Bu dönem Saffet Sancaklı kulübü aldıktan 1 sene sonra sona erdi. Saffet Sancaklı parasal problemleri olduğunu artık taraftarlara destek verecek durumu olmadığını söyleyerek önce otobüslerimizi kesti. Biz arkadaşlarla kulübü 1. lige çıkarmak için otobüsleri kendi imkanlarımız ile kaldırmaya karar verdik. Sonradan büyük bir ihtimalle federasyonun da baskısı ile maç biletlerini de karşılayamayacağını söylediğinde, bizde bir müddet kendi biletimizi alarak maçlara girmeye başladık ama bu, gün geçtikçe sayıyı azaltıyordu, bu yüzden saha avantajımızı da kullanamıyorduk. Ertesi sezon Sancaklı bizimle birlikte olmak istemediğini söyledi, bizde yorulmuştuk, bırakmak durumunda kaldık. Kulüp bir gurup istiyorsa buna destek vermelidir.

Ömer Sarıalioğlu kulübü aldıktan sonra kendisi ile de görüştük. Yeni bir vizyon yakalayalım diye. Ama kendisi taraftar gurubu istemediğini söyledi. Şöyle bir algı oluşmuştu, İstanbulspor bir sempati takımı olsun, taraftarı olmasın, çıksın oynasın maç kazansın. Benim mantığıma göre taraftar desteği olmadan başarılı olunmaz. İstanbulspor taraftarı bağırınca sanki rakip takım taraftarını galeyana getiriyor gibi bir mantık oluşmuştu. Bunu yüzümüze söylemeseler de, bizim anladığımız buydu. Bu girişimimiz den de sonuç alamadığımızdan tamamen elimizi ayağımızı çektik.

– Sizin döneminizde taraftar ürünlerini nasıl bulabiliyordunuz?

Taraftar ürünleri yok gibi idi, yani yoktu. Biz kendimiz yaptırıyorduk. Tribünlerde şimdi şov yapıyorlar, koreografi dedikleri, arkadaşlarımız var biliyorum çok para harcanıyor bu tip işlere, bence bu paraların taraftarlara harcanması gerekir. Bizim zamanımızda Adnan Sezgin Bey taraftarlara hiç para harcamadı. Biz yaptırıyorduk, o tribünün cefasını çekenlere de ücretsiz veriyorduk. Mesela atkıyı hak etmek için deplasmana gelmek gerekiyordu. Biraz daha cefa çekenlere de eşofman üstü falan veriyorduk. Kulüp nadir olarak tribün için büyük bayraklar yaptırıyordu. Aslında daha görsel bir tribünün olması için kulübünde taraftar ürünleri yaptırması gerekirdi.

– Bir TMSF dönemi yaşadık, TMSF kulübü nasıl yönetti?

TMSF kulübe iyi bir yöneticilik yapamadı. Kulüp yönetiminden ve futboldan ne kadar anlar ki. Bu da bizim düşmemize neden oldu. TMSF de yönetici kişilerle de konuştuk, takım 1. ligde iken bunu 20 milyon dolara satarsınız, ama küme düşerse ancak 3-5 milyon dolar eder diye, takımı küme düşürtmeyin ama dinlemediler ve önlemini almadılar. Küme düştük. Dediğimiz gibi 3 milyon dolara satıldı, devleti de zarara uğrattılar, kulübümüzü de. Belki de bilinçli olarak yaptılar. O zaman lig böyle değildi, 3 büyüklere İstanbulspor kafa tutuyordu, İstanbulspor’un ismini bile duymak istemiyorlardı, bu yüzden pek çok oyun oynandı.

– Beşiktaş taraftarı ile bir tatsızlık olmuştu, sebebi ne idi?

İnönü stadında oynuyoruz. Beşiktaş’da sahayı Beden Terbiyesinden kiralamış. Bizi İnönü’de oynatmak istemiyorlar. Kendileri için haklı sebepleri olabilir beklide, biz orada kuvvetleniyoruz, Beşiktaş taraftarını da kendimize mi çekiyoruz diye de düşünebilirler. Sonuçta şehrin takımı bize her kulübün taraftarı katılıyordu. İnönü Stadı konum olarak iyi bir yerde Taksim’e İstanbul un her noktasından otobüs seferi yapılıyor. Bizim taraftarlar içinde önemli, Taksim den aşağıya yürüyerek stada ulaşıyorlar. Rahmetli Cenk Koray Beşiktaş ın basın sözcüsü. Kulübü adına İstanbulspor hakkında pek de iyi olmayan beyanlar veriyor, Cem Uzan ile Beşiktaş Kulübü arasındaki atışmalar yaşanıyordu. Beşiktaş, taraftarını sanki bize karşı kışkırtılıyordu. Beşiktaş taraftarı da sizi stada sokmayacağız diye duyurular yapıyordu ve maçlardan önce bizi stat önünde taşlıyorlardı. Bu böyle birkaç maç devam etti. Tabi bu olaydan çok yara aldık, şöyle ki sayımız azalmaya başladı. İnsanlar bu taşlama olaylarından etkilendi. Düşünün maç seyretmeye gelen birisi kafasına taş yemek ister mi? (Kafasındaki yara izini göstererek) Ben de o taşlardan nasibimi aldım. Beşiktaş kulübü, İstanbulspor taraftarını yok etmek için, taraftarını bize adeta düşman etti. Bu olaylar karşısında bizde mümkünce güçlü durduk. Bizim güçlü duruş sergilememiz aramızdaki bağları daha da kuvvetlendirdi. Daha sonra Beşiktaşlılarla kavgada yaşadık ama azınlık olmamıza rağmen boynumuzu hiçbir zaman bükmedik ve büktürmedik. Bu olayların bize verdiği başka zararları da oldu. Mesela biz İstanbul Erkek Lisesinden de bir gurup yapmak istiyorduk ama bu durumda o genç kardeşlerimizi o taş yağmurunda stada nasıl getiririz. Bu gurubu bu neden ile kuramadık. Sonraları,bizim bileğimizin bükülmediği anlaşılınca, Beşiktaş tribününden rahmetli Optik lakaplı Mehmet abinin de araya girmesi ile Beşiktaş taraftarları ile aramız düzeldi. Ama Beşiktaş kulübü bir maçlık kira bedeli olarak, neredeyse kendi ödediği yıllık kira bedelini bizden isteyince, İnönü Stadında artık oynamamaya başladık.

Beşiktaş taraftarları ile sorunları aştık ama hala yanlış anlaşılmalar varsa bunlarında kaldırılması adına benimde olduğum bir gurupla Beşiktaş eski tribün liderlerine ziyaret yapar bunları da sosyal medyadan yayınlarız. Sizlerin, biz eski tribün liderlerinden bazı konularda yararlanmanız da fayda olur. Ben eski tribün liderleri halen görüşürüm.

– Sonra ne oldu?

İnönü stadından sonra Bayrampaşa’da oynamaya başladık. Bir darbede oyuncumuz Sergen’den yedik ben Bayrampaşa’da oynamam dedi. Tesislere gidip Sergen’i protesto ettik ama Cem Uzan’da bu olaya çok sinirlenmişti, bu stat yüzünden Sergen’le yollar ayrıldı. İstanbulspor Bayrampaşa stadında oynamıştı ama 2. ligde iken, kadroda bu kadar yıldız futbolcuyu mevcut değildi. Kadromuzun çoğu milli futbolcu. Aslında federasyon da milli futbolcularını bu stat da oynatmaması gerekirdi. Bayrampaşa’nın zemini de çok kötü idi. Bunun sonucu oyuncuların stada adaptasyonu olamadı takım kötü sonuçlar almaya başladı. Bu tarihte İstanbulspor’a yapılan haksızlıklardan sadece başka bir örnektir.

Cem Uzan dönemi için söyleyeceklerin?

Uzan zamanında İstanbulspor güzel günler geçirdi, sportif başarı yakaladı. Ne zaman ki Cem Uzan siyasete atıldı, İstanbulspor bitti. Cem Uzan bence İstanbulspor’lu olamadı. Başkanlık yapmak farklı, şirket sahibi olmak farklı, İstanbulspor’lu olmak farklı şeylerdir. Yönetimi oluşturan kişilerin çoğu Uzan’ın televizyonlarında görev yapan kişilerdi, yönetimde Cem Uzan’a yön verebilecek daha deneyimli kişiler olsa idi durum daha farklı olabilirdi.

-Basketbol maçlarına da gittiğiniz oldu mu?

İstanbulspor taraftarları İstanbul Erkek Lisesi’nde bir basketbol maçı öncesi.

Biz İstanbulspor taraftarıyız. İstanbulspor’un olduğu her yerde vardık. İstanbulspor’un basketbol maçlarına da gidiyorduk. O zamanlar maçlar İstanbul Erkek Lisesi’nde oynanıyordu. Gittiğimiz her basketbol maçını kazandık. Basketbolcular da bizim gelmemizden mutlu oluyorlardı, sayı attıktan sonra sevinçlerini bizlerle paylaşırlardı. Mesela Cem Uzan basketbol takımına hiç destek vermemiştir. Orada da yani salon da da yöneticilerinden, ‘ne gürültü ya’ diye tepki gelmişti, böyle bir tepki ile karşılaşınca bizde basketbol maçlarına bir daha gitmedik. Bu biraz da liselilerin elit olmasından kaynaklandı bence.  İstanbul beyefendisi diye bir tabir var ama, taraftarda o özelliği çok ararsan takımların desteksiz kalır. Galatasaray da bir eğitim kurumu çıkışlı, onlarda bu özellik üzerinde fazlaca dursalardı, Galatasaray’ında taraftarı olmazdı. Galatasaray taraftarı davul çalmıyor mu?

 – Bu kadar birikim ve tecrübe ile bir tribün nasıl oluşturulur, neler yapılmalı?

Öncelikle iyi yönetici ve lidere ihtiyaç vardır. Taraftarı organize edemezsen, kontrol edemezsen bu kitle ne yapacağını bilmez. Her kafadan bir ses çıkar. Provokatör eylemlere yol açabilir, yanlışı gerektiren durumlar ortaya çıkabilir. Bunları engelleyebilecek bir lidere ihtiyaç vardır. Liderle de taraftar arasında bir gönül bağı olması gerekir.

Bu kitlenin oluşabilmesi için Dernek olarak sizin de belirli kollarınız olması gerekir. Bu semtler bazında olabilir, yaş gurupları bazında olabilir. Sosyal faaliyetler yapılması, bu gurubun her zaman sıcak tutulması gerekir. İnsanlar bir araya gelirse bir güç oluşturur, bu güçte başarıyı getirir. Diğer takımlar için bu çok zor olmayabilir ama İstanbulspor için bunu yapacak arkadaşların çok çalışması çok emek vermesi gerekir. Güçlü bir sosyal medya ekibi de gerekmektedir. Takımı devamlı gündemde tutup, yeni sempatizanlar kazanılması gerekiyor. Bu tip çalışmalar yapılmazsa tribündeki taraftar sayısı 10 ise bilemedin 100 olur. Mesele 10 kişiyi 100, 100 kişiyi 1000, 1000 kişiyi 10.000 yapabilmek. Bunun için taraftar yönetim ve futbolcuların işin içinde olması gerekir. Taraftar nasıl, rakip takım oyuncularının oyuncularımıza sert girdiğinde tepki veriyorsa, futbolcuda tribünde tartaklanan bir taraftar gördüğünde tepkisini vermeli.

-Bu güzel söyleşi için teşekkür ederiz.

Ayağınıza sağlık, bende teşekkür ediyorum.

6 thoughts on “İlk Tribün Liderimiz: Nedim Yıldız

  1. Benim için çok güzel bir söyleşiydi. Okumasını sevmeyenler biraz okuyup sıkılabilir ama mutlaka bu yazıyı okumanızı tavsiye ederim.

  2. Namını hala koruyan bir insan. İstanbulspor tribünü konuşulunca halen Nedim Yıldız soruluyor. Keşke geri dönse. Bu röportajda emeği geçen herkese teşekkür ederiz. Biz İstanbulsporluyuz…

  3. Nedim selam! Keşke yine geri dönsen, o kalabalık fanatik İstanbulspor sevdalılarını tekrar trübüne çekebilsek ne güzel olur.Ben rahmetli Ömer Başkanın seyircisizde maç kazanılır sözüne katılmıyorum maalesef.Her maçta kendi stadımızda sanki misafir takımı bizmişiz gibi azınlıkta kalıyoruz.Bu çok üzücü.Son zamanlar Taraftar Derneği’ni kurduktan sonra seyirci sayımızda kıpırdanma olsa da senin yıllarındaki o dolu trübünlere özlem duyuyoruzCamia olarak kenetlensek seninde vereceğin katkıyla umarım o yıllardaki seyirci potansiyelini tekrar yakalarız..

  4. Nedim Yıldız sadece İstanbulspor trübünlerinde deil bütün trübün camiasında saygınlığını korumuştur keske trübünlere geri dönse..

  5. O yürüdüğü zaman biz koşardık yetişmek için. Konuşunca biz susardık. O günleri özlememek imkansız, çok erken bıraktı bizi fakat Nedim Abi olmasa da benim bu alemde tanıdığım tek liderdir. Onun sayesinde daha çok sevdik takımı, onun sayesinde tribüncü olduk. Bırakmıyorsak hala onun sayesinde hakkında anlatacak çok hikaye var özlememek imkansız.

  6. bizlerde bagcilar parsellerden geliyorduk Hafiz abi ile beraber gungoren stadini fb maci oncesi kardan temizlemisligimiz vardir mac ertelenmisti bir gun sonraya cefalar cekildi gunlerce hakk8m8z helal olsun.Nedim abi tribunun abisidir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir