Bir yudum sevgi…

1966-67 futbol sezonu. 1. Lig İstanbulspor. Bize bir şey olmaz havasında fişek gibi bir takımdık. Özgüveni biraz abarttık, az biraz da dalga geçtik futbol oyunuyla. Oysa futbol ciddi bir fenomendi. Son maç Ali Sami Yen’de Karşıyaka’yla. Sayısız fırsatı bozuk para gibi harcadık, atamadık, düştük.

Şok olmuştuk. Takımda ikinci lig standartının üzerinde futbolcu sayısı fazlaydı. Yasin-Gökmen Özdenak kardeşler Galatasaray’a. Yalçın Mersin’e. Ender Konca Eskişehirspor’a. Haluk Bursaspor’a gittiler. Düşen takımın hocası Ziya Taner yerindeydi. Yönetimde öyle. Lütfi Bornovalı, Nirun Şahingiray, Prof. Kaya Çilingiroğlu, Aziz Orhon, Teoman ağbiler, Talha Altınbaşak, Selahattin Beliren. İstanbulspor’un etik değerleri, kültürü, özenle korunuyordu. Gençlerle eksikler giderildi.

Değerli paralardı
Yeşildirek’ten Orhan, K.Mustafapaşa’dan Ata ile Zorbay, Sevgili Ali Mortaş’ın gençleri Ömer, Cihan, Muhittin, Salih ve de Galatasaray genç takımdan Türker.

Takımın çatısını, omurgasını yapılandıran büyük ustalarda gençlerin arkasındaydı. Yılmaz, Mete, Bahattin, Celal, Yıldırım, Hasan, Günay, Bilge vede muhteşem kaptanlarımız İhsan Baydar, Kasapoğlu. 950 Tl aylık maaş, 150 Tl. galibiyet 75 lira beraberlik pirimi, menajerimiz Turan ağbi başımızda, Doktorumuz Tolan Tosun’un ince mizahı, Orhan abinin hayata dair öyküleri, masörümüz Kubilay’ın takılmaları, baş malzemecimiz kuzu Muzaffer’in fırçaları, Ziya hocamın o kendine özgü o Balkan şivesi. Çıktık otobüslerle Anadolu yollarına. Ve o yolculuklar hiç bitmesin istedik.

Maaşlarımız, primlerimiz tek bir gün bile aksamadı. Dağıtımı, kesintilerden sonra hep kuzu Muzaffer yaptı. Küçük, minnacık paralardı. Ama içinde hep bir yudum sevgi vardı. Değerliydi. Bir şeyi ta içinizden verirseniz ‘O artık, az yada çok olmaz gerçek olur.’ Gerçekti.

Taraftarsız boş tribünlere oynayan yalnızlardık. Ama kocaman yüreklerimizle çoktuk, kalabalıktık. Her şeyin, hepimize ayrımsız, eşit, adil dağıtıldığı ütopik bir zamanın talihli insanlarıydık. Takımdık.

Hayatın bir cilvesi olmalı yine bir Karşıyaka maçından sonra bu kez İnönü’de ligin bitimine haftalar kala şampiyonluk turunu attık. tekrar bu günün Süper Lig’indeydik. Yıl 1968 di. Artık Cemil Turan’ın, Alpaslan Eratlı’nın, boncuk Ahmetin sarı siyahlı formayı kuşanacağı o renklerle büyüyecekleri süreç hazırdı.

Uzun yıllardır tribündeyim, izliyorum, becerebildiğim kadarıyla da yazıyorum. İzmir yıllardır Süper Lig’siz bir kent. Bazen soruyorlar, ağbi eksik olan ne? Söyleyeceğim, romantik bulacaklar yutkunuyorum; Bir yudum sevgi.

Bülent Buda
30 Nisan 2010 Milliyet

Bülent Buda – En Güzel Yıllarım İstanbulspor’da Geçti

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir