Şeref Şampiyonları

Spor kulüplerinin şerefleri her zaman puan cetvellerindeki yerleriyle ölçülmez. Bazen puan cetvelinin dışında hesaplanan şampiyonluklar da vardır, şeref şampiyonlukları… O şampiyonluğu ender kulüpler, ender takımlar elde etmişlerdir. İstanbulspor işte bunlardan birincisidir….

Evet, İstanbul’un adını kendine seçmiş olan bu kulübümüz, ister birinci kümede, ister ikinci kümede, ister puan cetvelinin başında, ister sonunda olsun daima, ama hiç tereddütsüz daima İstanbul’un ilk plândaki şeref şampiyonu, şeref temsilcisi ünvanını kazanacak dürüstlüğe, üstün vasıflara ve mümtaz bir cemiyet olma ölçülerine sahip kalmıştır… Yöneticisinden, malzemecisine, futbolcusundan basketbolcusuna kadar…

Yıllarını Sarı-Siyahlılarla haşir neşir olarak geçirmiş bir gazeteci sıfatıyla diyebilirim ki, gönlümdeki gerçek cemiyetlerden en değerlisi İstanbulspor’dur,.. Profesyonelliğin gereği sık sık güç durumların içine düşen Sarı Siyahlılar, çok daha kötü durumlara düşmek pahasına da olsa, sırf centilmenlikleri spordaki üstün ahlâk anlayışları nedeniyle ıstıraplardan kurtulamamışlardır. Bir örnek bu gerçeği bakınız nasıl aydınlığa kavuşturacaktır.

10-15 yıl öncelerinde, ligdeki son maçını yapan İstanbulspor futbol takımı bir taşra ekibiyle kritik oyunlarından birini yapıyordu. Rakip hayli zayıftı ve İstanbulspor kendi sahasındaki bu karşılaşmayı kazansa kümede kalacaktı, fakat müsabaka büyük bir şanssızlık kervanı halinde golsüz devam ediyor, İstanbulspor forvetleri girdikleri sayısız gol fırsatlarını bir türlü değerlendiremiyordu. Oysa o günlerde ” Şike” denen çirkin İllet, çok maçların neticesini önceden tayin ediyordu. Devre arasında birkaç kişi Sarı-Siyahlı idarecilere haberler taşıdılar,”50 bin lira verinde maçı rakipleriniz size bıraksınlar” diye. Ama olamazdı, İstanbulsporlular böyle bir “Ahlak dışı” davranışa girişemezlerdi. Girişemediler de, hangi idareciye teklif edildiyse, hepsi “Ben yapamam, yapacak başkası varsa yapsın” diyerek kaçacak delik aradı adeta. Ve neticede hiç kimse, vicdanını karartarak bu kolay fakat basit kozu kullanamayınca, rakibiyle berabere kalan İstanbulspor ikinci lige kaydını yaptırdı.

Sarı-Siyahlılar sonraki yıllarda tekrar birinci kümeye çıktılar tekrar ikinci lige düştüler. Olağandır,tekrar birinci lige çıkarlar ve tekrar düşerler de, ama İstanbul’un, hatta bütün Türkiye’nin gerçek şeref şampiyonu daima onlardır. Dün bu şeref bayrağının fedakârlığını yapan Ali Sohtorik, Talha Dinçel, Nirun Şahingiray; bugün aynı bayrağı yere düşürmeyecek Hayri Aydıner, Halil Azeri ve diğerleri gibi idealist yöneticilerle, eserlerinin korunmasından gurur duymaktadırlar.

İşte bu dinamizm ve kararlılık, İstanbulspor’u bütün zamanlarda “Şeref Şampiyonu” yapmaya yetecek ve artacaktır bile…

Server Şengün
Tercüman Gazetesi Yazarı
(1974)

Server Şengün kimdir?
1940 yılında Giresun’da doğdu.İstanbul İktisat Fakültesini bitirdi.1960 yılında Türkiye Spor Dergisi’nde gazeteciliğe başladı. İstanbul Gazetesi spor servisinde de görev yapan Şengün, Tercüman Gazetesi’ne 1961 yılında girdi ve hayatının son gününe kadar burada çalıştı. TSYD ve Gazeteciler Cemiyeti üyeliği bulunmaktaydı. Şengün gazetecilik hayatında çok başarılı olmuş, katıldığı yarışmalarda bir çok derece almıştır. 29 Mayıs 1977 tarihinde hayata veda etmiştir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir