İstanbulspor 3-0 Galatasaray (30.12.1932)

Stat: Fenerbahçe

Hakem: Nuri Bosut

İstanbulspor: Lütfü, Sabih, Samih Duransoy, Nihat Sayar, Hasan Ekin, Aziz Orhun, Halit, Reşat, Selahattin Beliren, Selahattin Almay, Fahri Paçalıoğlu

Galatasaray: Rasim Atala, Asım, Burhan Atak, Rıza Köprülü, Bülent Davran, Nihat Bekdik, Kemal Faruki, Rasih Minkari, Rebil Erkal, Kemal Şefik, Mehmet Leblebi

Goller: Dk.37 Selahattin Almay, Dk.60 Reşat, Dk.83 Fahri Paçalıoğlu

İstanbulspor’un kadrosunda nazarı dikkati celbeden iki oyuncu vardı. Bunlardan biri Ankara’nın kıymetli beklerinden Halit diğeri iki sene evvel bacağı kırılarak topu bırakan Fahri.

İstanbulspor’un kıvrak ve güzide soliçi Fahri’nin ciddi ve sıkı bir oyunu başarabilecek kadar iyileşmiş olmasına herkes sevindi.

Birinci devrede rüzgâr Galatasaray’ın aleyhine esiyordu. Buna rağmen bu devre maçın en temiz, en heyecanlı, en zevkli devresi oldu.

İki taraf ta heyecanlı görünüyordu ve maç başlar başlamaz İstanbulsporlular hücuma geçtiler. Bu hücum 15 dakika kadar sürdü.

İstanbulspor’un vaziyete hakim olduğu ve bütün takımın mükemmel bir anlaşma halinde olduğu görülüyordu. Fakat pasların ekseriyetle Selahattin’e verilmesi, sonra İstanbulspor muhacimlerinin ilk dakikalarda mahsus bir heyecan ve çekingenlik içinde bulunmaları sayı çıkarmalarına mani oluyordu. Bu muvaffakiyetsizlikte sağ hücumları muvaffakiyetle kesmesi dolayısıyla Galatasaray’ın sol hafı Bülent de müessir bir rol oynuyordu. Bununla beraber Galatasaray müdafaası her vakitkinden zayıftı. Mithat yoktu. Asım iyi değildi. Nihat’a gelince, nu kıymetli oyuncu fevkalâde sinirli görünüyordu.

Şimdiye k adar yapmadığı şeyleri yapıyor, arkadaşlarına bağıra bağıra kumanda ediyor, onları dikkatle oynamaya boşlukları kapatmaya çağırıyordu.

Fakat bu esnada bir taraftan kendi rolünü kaybediyor, diğer taraftan kumandaları, bazen arkadaşlarını serbest hareketten alıkoymak gibi menfi neticelerde veriyordu.

On altıncı dakikada takımların vaziyetleri değişir gibi oldu. Bu sefer Galatasaraylılar hücuma geçtiler. Fakat Galatasaray hücum hattı gene müessir değildi.

Celal ve Kemal Şefik kardeşler kısa boyları, Rebii kesilen çalımları ve yavaşlığı Mehmet Selim çekingenliği, Rasih de isabetsiz şutları ile boylu ve bilhassa fevkalade seri İstanbulspor müdafileri önünde sayı çıkaracak vaziyette görünmüyorlar ve ara sıra önlerine çıkan iyi fırsatları da kaçırıyorlardı..

Bununla beraber oyun heveslerinin yerinde oluşu sayesinde onlarda hücumlarını devam ettirebildiler. Devrenin son on beş dakikası ise bir müvazeneye yol açar gibi oldu. Fakat Salâhattin’in ani ve nefis bir şutu beklenilmeyen bir dakikada İstanbulspor’a güzel bir sayı kazandırdı, müvazeneyi bozdu.

İkinci kısımda, Galatasaraylıların rüzgârdan da istifade ederek vaziyetlerini kurtarmaları beklenebilirdi. Fakat umulan vaziyet görülmedi. Bilakis İstanbulspor  birinci devreden daha seri, daha ahenkli, daha açık çalışmasına karşı Galatasaray ahenksiz, kapalı ve hırçın hareketlerle mukabele etti. Çünkü İstanbulsporlular daha başlangıçta sol açıklarının ferdi bir sürüşü, iki atlatışı ve şutu ile ikinci, biraz sonrada sağ içleri Fahri’nin tehlikeli bir vaziyette mükemmel bir kafa vuruşu ile üçüncü bir sayı çıkarıvermişler ve Galatasaray’ı sıfıra karşı üç sayı ile altından kolay kolay kalkılmaz bir yük altına girmişti. Maç gittikçe bütün zevkini kaybetti. Nahoş hareketler belirmeye başladı ve bazı oyuncularında topu bırakarak başka şeylerle meşgul olmaya başladıkları görüldü. Bu arada Galatasaray kaptanı Nihat’ın hiç şüphesiz çok sinirlenmek ve kendimse hakim olmamak neticesi yaptığı sert bir hareketten dolayı sahadan hakem tarafından çıkarılması üzerine Galatasaraylılar daha çok müdafaaya çekilir gibi oldular ve bu müdafaada da çok temiz oynayan yan hafları ile İstanbulspor muhacimlerinin maçın sertleşmesi neticesi hücum tempolarını bozmuş olmaları neticesinde muvaffak oldular.

Kazanmalarını gerek sahada gerek yolda alkışlar ve şarkılarla tesit eden İstanbulsporluları tebrik ederiz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir