Galatasaray 1-0 İstanbulspor

Stat: Mithatpaşa

Hakem: Zülbahar Sağnak, Emil Yıldız, Nazif Oturgan

Galatasaray: Bülent Gürbüz, Ergün Acuner, Naci Erdem, Ertan Gürkan, Ahmet Tuna Kozan, Mustafa Yürür, Turan Doğangün, İsmet Yurtsü, Bahri Altıntabak, Ayhan Elmastaşoğlu, Yılmaz Gökdel

İstanbulspor: Mete Bozkurt, Yılmaz Şen, Yalçın Saner, Bahattin Baydar, Güngör Tetik, Yıldırım İper, Soner Metiner, Mustafa Bozkurt, Haluk Erdemoğlu, Kostas Kasapoğlu, Günay Yavaş

Gol: Dk. 18 Ergün Acuner (Galatasaray)

Seyirci ve Hasılat: 32.905 kişi, 167.061,70 lira

Saha ortasında çok güzel hareketler yapan sarı-siyahlılar kale önünde beceriksizdi. Maçın tek golünü 18 inci dakikada Ergün kaydetti

Kahraman Bapçum’un maç yazısı:

İyi futbol oynayan onbir adam vardı İstanbulspor’da… İyi top tutan, iyi pas veren, iyi kaçan, iyi gören, sakin, serinkanlı onbir adam… Doksan dakikanın yarısından çok fazlasını, rakiplerine top vermeden ve küçük üçgenlerle oyun örerek geçirdiler. Ama bu on bir adamın unuttuğu bir şey vardı ki, futbolun esası idi: Gol.

Orta sahayı, yıldız futbolcuları Yılmaz ve tecrübeli Kasaboğlu ile kontrol altına almışlardı. Daha defanstan top çıkarırken şuurlu bir zincirlenişle yayılıyorlar, ortada biraz daha düzeliyorlar, rakip ceza sahası sınırına kadar ustaca geliyorlardı. Bundan sonraki davranış yoktu. Son darbe yani şut, ya da son hareket yani dalış.. İstanbulspor’un sadece bu eksiği vardı. ama Allah için söylemeli, bu da öylesine bir eksikti ki.

Galatasaray ise, rakibin «almadığı» bir maçı kurtarıyordu. Attıkları golden başka pozisyonlar da yakalamışlardı, doğrusu. yani maçı tek golden fazlasıyla da alırlardı. ama ne olursa olsun Galatasaray galibiyetinin düğümü şuydu: İstanbulspor gol atamıyordu.

Rakibin o tarz oyunu karşısında büyük klâsı ile kendini gösteren bir Naci de elbette maçın sonucunda rol oynayacaktı.

Ve maçın sonucunda asıl büyük rolü az daha hakem oynuyordu, hem de çok kötü bir şekilde: Devre Galatasaray’ın tek golü ile bitmişti. İkinci devre ise, ilk devredeki gibi daha çok İstanbulspor’un oyunu ile fakat «her an skor her iki taraf lehine de değişebilir» havası içinde geçiyordu. 74 üncü dakikada bir Galatasaray kontratağında top avuta yuvarlanırken hakem düdük çalıyor ve yumuşak bir çarpışma için penaltı noktasını işaret ediyordu. Beraberlik golünü atmayı düşünen ve belki galibiyet umudunu da henüz kaybetmemiş olan İstanbulsporlular için bu soğuk bir duş oldu. Sardılar hakemin çevresini ve kızılca kıyamet koptu. Hakem de – hakemse tabii – böyle itirazlar ve şamatalarla kararını değiştirecek değildi ya.. Ama nedense, kargaşalığın en azgın olduğu bir anda birdenbire yan hakemin fikrini almayı düşündü. Ve aldı: Medeni cesaret sahibi bir başka hakem. Nazif oturgan, penaltı kararını bozdurdu.

Oysa, hakemin emin olmadığı bu karar için – açıklamadan önce -meslekdaşının fikrini alması gerekirdi. Demek ki, İstanbulsporlular itiraz etmese, o da Oturgana sormayacak ve penaltıyı attıracaktı. eeee! siz şimdi hangi Türk futbolcusunu her penaltı kararından sonra hakemi hırpalamaktan vazgeçirebilirsiniz ve buna hakkınız olur mu?

Maçın tek golü onsekizinci dakikada yapılmıştı. İleri uzatılan bir topa turan dalmıştı. Bahattin yandan yetişti ve kesti. Havalanan topa Turan sıçrıyor, Mete de fırlıyordu. Mete vurdu topa. top sağa Yılmaz’ın önüne düşerken Mete yerde idi. Yılmaz durdurmadan ortaya yuvarladı. Ergün yetişti ve kaleye plâse etti. Mete ancak kalkmış fakat toparlanıp kalesine gelememişti.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir