İstanbulspor 1-2 Ankaragücü (19.01.2000)

TÜRKİYE KUPASI 4.KADEME

Stat: Vefa

Hakem: Mutlu Çelik, Zülfikar Türesi, İrfan Terzi

İstanbulspor: Haluk Güngör, Recep Çetin, İlkan Aksoy, Ivailo Petkov, Bruno Quadros, Niyazi Hüseyinoğlu (Dk. 80 Aydın Kaldırım), Zeki Önatlı, Güven Kocabal (Dk. 75 Fuat Buruk), Mithat Yavaş, Aykut Kocaman, Jonah Sawieh

Ankaragücü: Adnan Erkan, Faruk Sarman, Yasin Çelik, Gökmen Barış, Hakan Kutlu, Yılmaz Özlem, Tarek Labib (Dk. 55 Hakan Keleş), Ramazan Özalp (dk. 60 Sami Kökten), Ünal Karaman, Tarık Daşgün, Cafer Aydın (Dk. 84 Fuad Kınalı)

Goller: Dk. 45 Bruno Quadros (İstanbulspor), Dk. 30 Cafer Aydın, Dk. 43 Cafer Aydın (Ankaragücü)

Sarı kartlar: Dk. 33 Ramazan Özalp, Dk. 86 Faruk Sarman (Ankaragücü)

Başkent ekibi, ligde 6 – 2 yendiği İstanbulspor’u kupada da yıktı, çeyrek finale çıktı. Lig maçında Sarı – Siyahlı takıma üç gol birden atan Cafer, dünkü gollere de adını yazdırdı. 30. dakikada öne geçen Ankaragücü, 43. dakikada farkı ikiye çıkardı. Ev sahibi ekibin sayısı 45. dakikada Bruno’dan geldi. İlk yarı sonunda pas kavgasına tutuşan Cafer ile
Tarık, ikinci yarıda tartışmalarını sahada sürdürdüler. Geçen sezon ayağı kırılan Güven ilk kez 11’de sahaya çıktı.

Keyif alınacak maç değildi. Kupa’da tur kovalayan iki güçlü ekibin de oynaması gereken stat Vefa değildi. Bir onur mücadelesi içine giren İstanbulspor eskisi gibi değildi. Topu bilen, maça hükmeden Ankaragücü, kapasitesinin farkında değildi.

Maçı ustaların maharetleri sonuca götürecekti. Ünal’ın nefis pasını Cafer filelere yolladığında sonuç belli olmuştu. Çünkü İstanbulspor’un rakip kaleye inecek gücü yoktu. Sahanın yumuşak zeminine takılan ayaklar zaten doğru – dürüst pas üretemiyordu. Bruno yeni formasında tam bir Brezilyalı şıklığı içindeydi. Farkı, fark ediliyordu. Nerede duracağını, nasıl koşacağını biliyor, organizasyon yapmaya çalışıyordu. Aykut kulvarları zorluyor. Ancak Sawieh’in hantallığıyla partnersiz kalıyordu.

Cafer’in yıldızı parladı, sönecek gibi değil. Lig maçında üç gol attığı Haluk’u yine gözüne kestirdi. Bu kez ikide kalırken, üçüncü şansını da Haluk’a terk etti. Kuvvetli ve güvenli oynayınca hırçınlığını terk ediyor. İlk yarı bittiğinde Tarık ile aralarında “pas” kavgası başladı. İkinci yarıda birbirlerine surat çevirerek anlaşmaya çalıştılar. Bakışları birbirini buldu, ayaklarındaki toplar değil.

İstanbulspor gittikçe amatörleşip yaşlanan kadrosu ile artık yarışma ekibi olmaktan çıktı. İsim olarak değerlendirilen oyuncularını “hedefsiz” bırakmış ekibin, sahaya ne kadar gücünü yansıtacağı merak konusu. Birinci lig formasyonlu bir takımın Vefa Stadı’nda kendisini nasıl havaya sokacağı, kendini nasıl değerli bulacağı sorusu da cevapsız kalır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir