21 Ekim 1932 Türkiye Şampiyonluğu Maçı İstanbulspor 3-0 Altınordu

İstanbulspor 21 Ekim 1932 tarihinde Altınordu’yu 3-0 yenerek Türkiye Şampiyonu oldu. Maçın ve maç havasının anlatıldığı, Türk Spor Dergisinin İzmir muhabiri Mehmet Ali Bey’in 29 Ekim 1932 tarihinde dergide yayınlanan mektubunu dokunmadan yayınlıyoruz.

“İzmir 21 Cuma – Bugün haftalardan beri devam eden ve bütün memleketin dikkat nazarlarını üzerine çeken Türkiye futbol şampiyonasının son günü. Bugün memleketin dört tarafından gelen mıntıka ve grup şampiyonlarını mağlup ederek sona kalan iki güzide mıntıkanın birincileri son müsabakayı yapacaklar ve galip gelen Türkiye birincisi olacak. Bir aydır her cuma günü büyük e emsalsiz tezahürata sahne olan İzmir stadyumu bugün en parlak günlerinden birini daha yaşayacak. Her hafta sahada görülen seyirci çokluğu ehemmiyeti verdiklerini gösteriyordu. Fakat bugün görülen kalabalık bundan evvelki haftalara kıyasen çok daha fazla idi. Mahşeri bir kalabalık tribünü doldurmuş, sahanın etrafını kuşatmıştı. Ordu müfettişi Fahrettin, vali ve mıntıka reisi Kazım, müstahkem mevki kumandanı Hüseyin Hüsnü paşalar, kolordu ve fırka kumandanları, fırka reisi Balıkesir mebusu Hacim Muhittin bey ve sair bir çok güzide zevat hep burada. Tribüne bakınca hanımların da nazarı dikkate çarpacak derecede çok olduğu görülüyor. Acaba ne olacak? Trabzon maçından sonra Altınordu bugün iyi oynayabilecek mi? Ya Eskişehir maçından sonra İstanbulspor? Fakat şimdi saat 13.00 ve biz iki İzmir muhtelitinin maçını seyrediyoruz. Hamdi Emin bey ile yan yana oturuyoruz. Federasyon reisimiz bütün dikkat nazarını sahaya ve oyuncuların üzerine toplamış, milli takıma eleman arıyor. Aksi gibi şiddetli bir rüzgar bir fırtına esiyor. Muhtelitler dörder muhacim ile oynamak mecburiyetinde kalmışlardı.

Şampiyonanın açılış töreni.

Sonrada esas İzmir muhtelitinin iki muhacimi Vahap ve Sait olmayınca bu işte beklenilen netice hasıl olmuyordu. Muhtelitler ortadan çekilmişti. Bir aralık tribünün sahaya çıkan kısmında dehşetli bir alkış tufanı koptu. Eskrimciler sahaya çıkıyordu. Bugün Türkiye eskrim birinciliklerinin son safhası da kapanacaktı. Aralarında üç hanım ile on iki yaşındaki küçük Nihat bulunan bu 17 kişilik Eskirimcilerimiz halka takdim edildiği zaman halk çılgınca alkışlamaya başladı. Bilhassa mübarezeler başlayıp ta geçen sene Sofya’da balkan şampiyonluğu kazanan Enver bey seyircilere tanıtıldığı zaman alkışlar tekrar koptu. Hanımların ve küçük Nihat’ın karşılaşmaları halkı çok alakadar etti. İlk defa olarak seyrettiği bu sporu halk çok sevdi ve benimsedi. Artık sıra Altnordu- İstanbulspor maçına gelmişti.

İstanbulspor ve Altınordu takımları maçtan önce maçın hakemi Niyazi Bey ile birlikte.

Hakem eski Harbiyeli ve şimdi K.R.K lı Niyazi bey takımları sahaya davet etti. Az sonra maç başladı. İşte takımlar: İstanbulspor: Kemal- Samih- Ali- Fahri- Hasan- Aziz- Reşat- Nihat- Salahattin- Sala- Tevfik. Altınordu: Sabahattin-Mehmet- Osman- Aslan- Cemil- Hüseyin- Vedat- Sait- Muhittin- Adil- Mazhar. Oyun çok seri ve heyecanlı başladı. Her iki tarafta güzel oynuyordu. Akınlar mütekabildi. Fakat dakikalar geçtikçe İstanbulspor akınlarının daha çok şuurlu olduğu gözükmeye başladı ve İstanbullular tam dokuzuncu dakikada Nihat’ın şahsi bir gayreti ile çok güzel ve alkışlanan ilk golü yaptılar. Oyun hareketlendi. Kaleler karşılıklı sıkışıyor, fakat bugün iyi oynayan her iki kaleci tarafından bütün bu tehlikeli akınlar boşa çıkarılıyordu. Bu şekilde devam eden oyundan bir netice çıkarmak henüz kabil değil. Bu vaziyette İstanbulspor bir penaltı kazandı ise de Samih bunu dışarı attığı için vaziyet yine aynı müphemiyeti muhafaza etmekte devam etti. Bu sırada Altınordu tam manası ile hakim oynuyor. Bütün oyuncular İstanbulspor nısıf sahasına geçmiş bulunuyordu. 43 üncü dakikada sağ açık Tevfik önü boş bir vaziyette aldığı topu hiç kimsenin yetişmesine meydan bırakmadan sürerek ikinci golü de yaptı. Vaziyetin darlaştığını gören Altınordu muhacimleri konan topu kapınca doğru İstanbul kalesine aktılar ve bu akın neticesinde ve golden tam bir dakika sonra onlarda bir penaltı kazandılar. Bu öyle emsalsiz bir vaziyetti ki oyunun mukadderatını tamamen değiştirebilirdi. Ve koskoca bir şampiyonluk elden kaçırılmış oldu. İkinci devre başladığı zaman vaziyeti henüz şüpheli görenler vardı. Fakat oyunun tarzı cereyanı bu son ümit ve tahminleri de boşa çıkaracak derecede İzmir için fena idi. Nitekim bu sıralarda devam eden onbeş dakikalık bir Altınordu hakimiyeti bile bir semere vermekten uzak kaldı. Altınordu muhacimleri artık o derece bozuk ve şuursuz bir oyun oynuyorlardı. İki gol ve avantajla oynayan İstanbulspor ‘lular tabidir ki rakiplerinin bu acizliğinden istifade yolunu arıyorlardı. Ve işe kati bir netice vermek için 23 inci dakikada Selahattin ‘in kale önünde kendisine verilen çok müsait pası gole tahvil etmekte gecikmedi. Bu gol dehşetli alkışlandı. Esasen kendi şampiyonunu alkışlamaya gelen halk alkışlayacak bir şey göremeyince tezahüratını İstanbul şampiyonuna hasretmişti. Bu sıralarda Altınordu ümitsiz bir halde son hücumlarını yapıyor ve tek bir şeref sayısı olsun çıkarmaya çalışıyordu. Fakat halkın bu son tesellisi de tahakkuk edemedi ve az sonra hakemin düdüğü bu tarihi gününde bu suretle kapandığını ilan etti.

Şilt paşalarımızın locaları önünde bulunuyordu. Hamdi Emin bey Türkiye birincisini vali paşaya takdim edince, mıntıka reisimiz kendilerini tebrik etti ve şildi takım kaptanına verdi. Onlarda sahaya giderek şilt ile beraber fotoğraf çektirdiler. İzmir’de şimdi sukut avdet etmiştir. Birkaç haftadır gerilen sinirler yatışmıştır. Fakat şimdi de bu elim mağlubiyetin münakaşası yeniden gazetelerde baş göstermiştir. Evvelce Altınordu’nun bu işi başaramayacağını iddia eden kalemler yeniden feryada başladılar. Sanki evvelce olduğu gibi şimdide bu işin başka çıkar yolu varmış gibi, MEHMET ALi.”