10 SEZON TÜRKİYE 1.LİGİ ( 1995 – 2005)
23 yıl sonra, 11 Ağustos Cuma günü saat 19 da , İnönü stadında yine bir Türkiye 1.Ligi maçına çıktık. Yine kaderin başka cilvesi, rakip son maçta final oynadığımız Eskişehirspor idi, onlar da Play Off’dan 3. Takım olarak yükselmeyi başarmışlardı. Ancak bu tarihi günün biraz öncesine bakalım. Başkan Cem Uzan kesenin ağzını açmış, önce Hollanda’nın büyük antrenörü Ben Hakkeer’i ,ardından da 15 kadar transferi gerçekleştirmiş ve devamlı manşetlerde idi. Kadro, Ümit Milli takımın asları olan kaleci Hasan ve Erkut (G.Birliği), Atakan ( Altay), İsmet ( Denizli), Şenol ( KSK) nın yanısıra, Galatasaray’dan Hamza , Trabzon’dan Ender, Gaziosmanpaşa’dan Emrah Eren (futbolu ta 2015 yılında Akhisar Belediyespor’un kaptanı olarak bırakacaktır) ve İlkan ile genişletilmişti. Asıl flaşlar ise Hollanda Milli takımı ve Ajax’dan Van Vossen ile Van der Brom, Slovan Bratislava’dan Marian Zeman, ara transferde de Kocaelispor’dan kaleci Ömeroviç, 1860 Münich’den Timur ve 1994 Dünya Kupası gol kralı Rus Oleg Salenko idi. Doğan, Ali, İsmail, Nejat, Erol ve Ümit Davala kiralık olarak takımdan ayrıldılar.
Cem Uzan ile ilk kez Bayrampaşa stadında yapılan bir hazırlık maçında karşılaştık. Daha öncesinde babası ve kardeşi ile iş ilişkileri nedeniyle pek hoş izlenimlerim yoktur. Ancak tribünde pek heyecanlı ve keyifli görünce başımdaki Sarı – Siyah İEL şapkasını oğluna verdiğimi hatırlıyorum. Ayrıca o maçta Janevski adında Standart Liege’den gelen bir Makedon stopper denendi, ancak ilk Eskişehir maçından sonra gönderildi.
Kapalı tribüne satılan sezonluk kartlardan ( Sıra 10, Kotul 24,25) alıp gittiğimiz bu ilk maçta büyük bir hayal kırıklığı yaşayıp Eskişehir’e 3 – 1 yenildik. Ertesi hafta da Ankara’da hakem Erol Ersoy’un marifetiyle Ankaragücü’ne 3 – 1 yenildikten sonra 26 Ağustos’ta Ali Sami Yen Stadında Colubaly’li Gaziantep’i (seyirci bunu koli basili diye kızdırırdı) 2 – 0 yenerek ilk puanları aldık. Ardından sırasıyla Bursa, Kocaeli, Beşiktaş, Denizli, Samsun, Trabzon yenilgileri geldi. Ancak olaya asıl tüy dikenler 14 Ekim’de Ali Sami Yen’de 2 – 0 önde olduğumuz maçı Galatasaray’a 4 – 2 kazandıran Serdar Çakır ile 21 Ekim’de Bayrampaşa’da alenen golümüzü iptal eden günümüzün usta (!) yorumcusu Mustafa Çulcu oldu. Bu arada Star medyası ile Futbol Federasyonu arasındaki kıyasıya savaş sürüyor, Ünsal Çimen, Vahap Beyaz, Oğuz Sarvan gibi hakemlerde ellerinden gelen katkıları esirgemiyorlardı.
Sonunda İstanbulspor 29 Ekim’de Kayseri’de Ümit Davala’nın golüyle 1 – 0 galip gelirken biraz toparlandı. Takım ile birlikte uçakla İstanbul’a dönerken keyfimize diyecek yoktu. Asıl kendimize geldiğimiz karşılaşma ise Alsancak stadında izlediğim ve Karşıyaka’yı Van Vossen, İlkan ve Saffet’in golleri ile 3 – 0 yendiğimiz maçtır. O gün harika oynayan Van Vossen’i İzmir dönüşü uçakta tebrik eder ve Glasgow Rangers’a transferi dolayısıyla kutlarken şu sözlerini anımsıyorum: “Çok da mutlu değilim, zira 2 takımlı bir lig (Rangers – Celtic), Avrupa düzeyinde bir kalitesi ve kendini kanıtlama imkanı yok”.
Bu maç ile takım devreyi 13 puanla sondan üçüncü olarak kapatırken, Benhakkeer ayrılıyor ve Almanya’dan FC Köln’ün meşhur Schuhmacher, Flohe, Cullmann,Simmet , Löhr, Konopka, ve Dieter Müller’li şampiyon kadrosundan tanıdığım klas orta saha oyuncusu Herbert Neumann antrenörlüğe geliyordu. Kale Ömeroviç ile sağlama alınmış, defans oturmuş, Salenko ve Saffet ile de goller sıralanmaya başlamıştı. O yıl sanırım takımın 25 maçını izledim. Ama bende anısı fazla olan üçünü daha aktarayım.
- haftada Fenerbahçe ile oynayacağız. Kulübe gelen numaralı tribün misafir biletlerinden birisini de rahmetli Tayfun Gündoğar bana verdi. Saraçoğlu stadına girince baktım ki, bize Fenerbahçe’nin lütfettiği ( ! ) numaralı tribün koltukları tam en arka sırada, en kenarda, üstü açık ve Migros açık tribününe tam bitişik. Hakem Oğuz Sarvan 62. Dakikaya kadar 0 – 0 biten maçta sırasıyla Fuat, Salenko ve Zeman’ı sahadan atıp, Fenerbahçe’nin Trabzon önünde şampiyonluğunu garantilemek üzere maçı 2 -0 a bağladı ve bitirdi.
Kayserispor’u İnönü stadında 5 -2 yenip 1. Ligde kalmayı garantilediğimiz karşılaşmanın ardından rahmetli Şükrü ile soyunma odasına girdik. Herkes sevinç içinde, tatlılar v.s ikram ediliyor. Yorgun vaziyette kenarda oturan Van der Brom bana, “Ya bir sefer de soğuk bira getirin de, keyiflenelim, hararetimizi giderelim” dedi. Ben de bu projeyi son haftaya sakladım. Arada kondisyoner Willie ile konuşarak Neumann’dan izin aldım ve 19 mayıs 1996 ‘da Bayrampaşa stadında oynanacak olan Karşıyaka maçı öncesinde 3 kasa soğuk birayı İbrahim ile birlikte yandaki kapalı spor salonunun büfesinde depoladık. Kaderimizin hep kesiştiği Karşıyaka zaten küme düşmüştü, maça da gençlerden kurulu ve sadece 3 yedek oyuncu ile çıkmıştı. Ancak bir önceki Fenerbahçe maçında 4 kayıp veren bizim takım bir türlü oyun tutturamıyordu. Neumann kenarda, bizler tribünde hop oturup hop kalksak da, maçı tam 4 – 0 kaybettik. Soyunma odasında kimbilir ne kasırga kopmuştu, bira götürecek ortam da kalmamıştı. Büfeye geri gittik, bir kasa büfeciye bıraktık, birer kasa arabalarımıza attık ve kös kös evlerimizin yolunu tuttuk.
Ertesi yıl takım Fenerbahçe’den Ali Şen’in gazabına uğrayarak gelen Oğuz, Aykut ve Emre Aşık’ın yanısıra Beşiktaş’tan Gökhan, Bari’den eski Fenerbahçe’li Gerson ve G.Birliği’nden Engin ile iyice güçlenmişti. Devre arasındaki antrenör değişikliği ile Cem Uzan ile bir türlü görüşemeden ayrılan Neumann’ın yerini Saffet Susiç alırken, Bosna’lı Musiç ve Samsun’dan solbek İsa takıma katıldılar. 1996 – 97 sezonunda ligde toplam 21 maç izledim. 1997 – 98 sezonunda ise Beşiktaş’ lı Sergen, Bulgaristan Milli takımı kalecisi Zdravkov, Bosna’lı Halilagiç ve genç takımımızdan Güven’in katılımı ile en iyi dönemi yaşayarak lig dördüncüsü olduk, Beşiktaş 6. sırada idi. Yine Denizli’den Çanakkale’ye, Antalya’dan Ankara’ya bir sürü deplasmanı dolaşarak sezonu 23 maç ile tamamladım. O yıl ayrıca PAF takımını eski solaçığımız Haluk abi (Erdem) çalıştırıyordu.
Bu iki sezonda bende yer eden karşılaşmaların arasında en başta iki Galatasaray maçı gelir. 70. Kuruluş yıldönümünde diyalogu geçen 16 Mart 1996 günü İnönü’de oynanan maçta hakem Osman Avcı’nın bariz penaltıyı vermeyerek Galatasaray’ı 1 – 1 ile kurtardığı maçı daha önce aktarmıştım. Bir de 12 Nisan 1997 günü yine İnönü’de oynanan hakem Vahap Beyaz’ın maçı var. 90. Dakikaya kadar 2 – 2 giden maçta Galatasaray kale sahası içinde Mithat’ın düşürülmesine seyirci kalan hakem, karşı akında Arif’in harika plonjonuna ( ! ) penaltıyı yapıştırıp, Hagi’nin golü ile Galatasaray’ın galibiyet ve şampiyonluğu’nu ilan ederek sezon sonuna kadar dinlendirilmeyi ( ! ) hakediyordu. Hatta ince işler o kadar iyi çalışıyordu ki, bir hafta öncesindeki Kocaeli deplasmanında hakem Bülent Uzun kramponunu bağlayan Hamza’ya sarı kart gösterip Galatasaray’a karşı oynayamamasını sağlıyordu.
(Devam edecek)