İstanbulspor üzerine oyunlar

21 Ekim 1995 günü oynadığımız ve Mustafa Çulcu’un katlettiği Altay maçı ile ilgili bir yazıyı da Serdar Çakman aşağıdaki şekilde yazmıştı.

İstanbulspor üzerine oyunlar

İstanbulspor’un ligimize renk getirebilecek nitelikte bir takım olması için yöneticileri hiç bir fedakarlıktan kaçınmadılar. Ancak bu takım inanılmaz bir biçimde, hakem hatalarına kurban gidiyor ve yapılanlar katlanarak devam ediyor. Burada gözle görülen gerçek, İstanbulspor takımının hakkının resmen gasp edildiğidir. İşin temeline inip, bir Merkez Hakem Kurulu’na, bir hakemlere, bir de Federasyona şöyle bir durup bakıyorum…

Merkez Hakem Kurulu’nda, saygın dürüst ve namusundan şüphe edilmeyecek insanlar var. Bu kadar dürüstün arasında bir şerefsiz var mı? Ona inanmak bile istemiyorum. Ancak aynı şeyleri Federasyon için açık ve net bir şekilde söyleyemiyorum. İstanbulspor’un büyümesinden korkanlar var. Uzaktan kumanda ile işi yönlendirmeye çalışanlar olduğunun kokuları yükseliyor. Son Altay maçına Mustafa Çulcu verildi. Bu hakemimiz 3 hafta önceki Fenerbahçe- Beşiktaş maçını çok başarılı yönetti. Yani formunun zirvesinde. Fener takımından rakibine yumruk atan Üche’yi eyyam yapmadan oyundan atmış, tartışmalı pozisyonların hepsinde doğru karar vermiş bir hakemimiz. MHK de en formda hakemini bu maça vermiş ki, herhangi bir olay olmasın. Maça bir bakıyoruz facia… İstanbulspor’un iki penaltısı, yüzde 100 attığı golde hiç bir şey yok. Hiç birisi verilmemiş, bir de lehine verilen bir penaltı var ki, bu da penaltı değil. Yani 4 büyük yapılması imkansız a görülen hatalar dizisi var. Bu hataların tesadüfen İstanbulspor’a denk gelmesi mümkün değil. Buna sebep olanın MHK olması ihtimali de çok zayıf. Bu korkunç senaryonun altındaki tek önemli gerçek, Federasyondur. Suçlu, artık bu suçu işleye işleye hakem camiasını da töhmet altına sokmuştur. Buna artık yeter demeli ve suskunluk yerine, gerekli açıklamaları yapmalıdır. “İktidar partisi aleyhine yayın yapan bir televizyon kanalının futbol takımını liglerde yaşatmayız” itirafında bulunmalı, ama buna da artık bir son vermelidir.

Serdar Çakman

22 Ekim 1995

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir