İstanbulspor’un “El Loco” su: Yalçın Koşukavak

yalçın koşukavak

 

Arjantinli futbol üstadı Marcelo Bielsa 2014 yılında taraftarı olduğum Marsilya’ya geldiğinde çok heyecanlanmıştım. 1 sezon görevde kalmasına rağmen Stade Velodrome tribünleri onu hala unutamadı. 14 yıldır antrenörlük yapmasına rağmen Pro Lisans’a layık görülmeyen Yalçın Koşukavak’ın yolu da Bielsa’nınkine benziyor.

Öncelikle şunu bilmekte fayda var: UEFA ve TFF nizamında, üst düzey futbolculuk yapmış kişiler, UEFA Pro Lisans sınavlarında öncelikli oluyorlar. Örnek vermek gerekirse Alpay Özalan veya İbrahim Üzülmez gibi teknik direktörler, meslek hayatlarının henüz çok başında olmalarına karşın, futbolculuk kariyerlerinde Yalçın Koşukavak’tan ileri konumda oldukları için Pro Lisans’larına şimdiden kavuştular bile. Oysa bu işe gece gündüz demeden emek veren Yalçın Koşukavak, geldiği tüm konumlar ve profesyonel liglerde elde ettiği başarılara rağmen, halen antrenör statüsünde sahaya çıkabiliyor.

Verdiği röportajlarda idolünün Marcelo Bielsa olduğunu söyleyen Koşukavak’ın bunu sahaya yansıtmaya çalıştığını görmek zor değil. Elindeki malzemenin verdiği imkanlar doğrultusunda, oyuncularına yeni bireysel görevler ve yeni pozisyonlar kazandırıyor Yalçın Koşukavak.

Onur Ergün
Fiziksel anlamda 3.bölgede yeterli olmayan Onur Ergün’e yeni bir görev biçti: Regista. Onur İstanbulspor’da bu sezon çoğu maçta forvet arkası oynamak yerine, orta saha ile savunma arasında bağlantıyı yapan isim oldu. Stoperlerden aldığı topları uzun pas atma yeteneği sayesinde 3.bölgeye taşıyan Onur Ergün, İstanbulspor’un oyun kurma şeklini değiştirerek farklı bir alternatif sundu. Bunu Marcelo Bielsa 2014 yılında Gianelli İmbula ile yapmıştı. O dönem düz bir defansif orta saha olan İmbula, Bielsa’nın antrenman metodları sayesinde evrim geçirmiş ve kariyerinin ikinci sıçramasını yaparak 20 milyon euro bonservis bedeliyle Porto’ya transfer olmuştu.

Muhsin Yıldırım
Kasımpaşa U21’de forma giyerken, Yalçın Koşukavak tarafından İstanbulspor’a transfer edilen Muhsin Yıldırım, yetenekleri sınırlı bir defansif orta sahaydı. Nitekim bu sebepten ötürü Kasımpaşa A takımı seviyesine layık görülmemiş ve gitmesine izin verilmişti. Muhsin bu sezon İstanbulspor’da nitelikli bir 8 numara gibi oynuyor. İngilizlerin Half Space olarak adlandırdıkları, merkez orta saha ile kanat arasındaki kulvarda oynayan Muhsin, İstanbulspor atağa kalkarken yeri geldiğinde santrforun yanına kadar çıkıyor. Nagelsmann’ın Hoffenheim’da Kerem Demirbay ve Nadiem Amiri’yi kullandığı gibi kullanıyor Muhsin’i Yalçın Koşukavak. Muhsin bir nevi alt ligler Gattuso’su iken şimdilerde Süperlig 8 numarası olma yolunda ilerliyor.

Mehmet Zeki Çelik 

Bursaspor alt yapısından yetişen Mehmet Zeki Çelik, iki sezon önce 3.lig sağ bekiydi. Geçen yıl İstanbulspor’la şampiyonluk yaşayan Zeki, bu sezon TFF 1.lig’de 2 gol atmayı başardı ve 21 yaş altı milli takıma kadar yükseldi. Zaman zaman Bielsa’nın Şili’si tadında bir oyun kurgusuna dönen Yalçın Koşukavak, Zeki’yi 3’lü savunmanın sağında da oynatıyor. 1,80 boyundaki savunma oyuncusu bu sayede sağ stoper mevkisinde de gelişme kaydediyor. Gelecek yıl hangi kulüpte olur bilinmez ancak son iki yıldaki sıçrayışını görmemek için ağma olmak lazım.

Okan Kocuk
Bursaspor’un A takımda yaşadığı kaleci sıkıntılarına rağmen bir türlü şans vermediği bir isimdi Okan Kocuk. 1995 doğumlu genç kaleci, Yalçın Koşukavak önderliğinde “libero kaleci” görevini öğrendi. Modern futbolun kalecilik okulu olan Manuel Neuer’in verdiği ilham doğrultusunda, ayakla oyun kurmayı öğrenen Okan Kocuk Milli Takım’a kadar yükseldi. Gökhan Akkan’la beraber TFF 1.lig’in en iyi kalecilerinden biri olan Okan’ın bu seviyeye ulaşması, ona bu özgüveni aşılayan teknik direktörün ürünüdür.

Yalçın Kılınç
Teknik seviye olarak 2.lig veya 3.lig’deki takımlarda görev alabilecek konumdayken, Yalçın Kılınç TFF 1.lig seviyesinde bir savunma lideri konumuna geldi. Takımın top kullanan tek stoperi olan Yalçın, teknik direktörünün verdiği görev doğrultusunda hücuma çıkışlarda topu ikinci bölgeye taşıyan isim oluyor. Eğer takım uzun toplarla çıkacaksa, Onur Ergün kullanılıyor. Fakat kısa paslarla orta sahaya intikal edilecekse, ilk kurşunu sıkan Hasan Tahsin görevi Yalçın’a düşüyor. Bu sezon fevkalade bir performans sergileyen Yalçın, kariyerinin zirvesinde olabilir.

Oyun planı

TFF 1.lig’de bir çok teknik adam sahaya takımını 4-2-3-1 şeklinde diziyor. “Neden?” diye sorulduğunda ise gelen cevap genellikle “Herkes böyle oynuyor ondan…” oluyor. Modern futbolda sahaya diziliş biçimi geçici bir unsurdur. İlk düdüğün çalmasıyla beraber iş pozisyon oyununa döner ve mevkiler kaybolup yerlerini bireysel görevlere bırakırlar. Belki biraz ifşa gibi olacak ama neredeyse tüm TFF 1.lig antrenörleri bireysel markaja önem verirler. Oysa İstanbulspor’da bu durumu çözmek için bir formül geliştirdi Yalçın Koşukavak. Bek ve kenar oyuncularının sıklıklar pozisyon değiştirmesi sayesinde rakip takım oyuncuları yerlerini kaybediyorlar. Standart yerli savunma oyuncularımız ne yazık ki tek hamleli futbolcular. Daha 10.dakikada marke ettiği adamı ters kanatta görünce, Cem Yılmaz’ın Kenya esprisinde bahsettiği gibi “Dünya’da n’oluyor?” sorusunun vücut bulmuş hali oluyorlar. Bu oyuncular yerlerini kolay kaybettikleri için, İstanbulspor takımına ciddi bir manevra alanı ve pozisyon rahatlığı doğuyor. 2.bölgeden itibaren her sarı siyahlı futbolcu, kapasitesinin üzerinde bir konfor alanına kavuşuyor ve ataklar olgunlaşıyor.

Temel sorun İstanbulspor gibi takımlarda burada başlıyor. Takımın yaş ve zihinsel anlamda olgunluk seviyesi düşük olduğundan, atak sonuçlandırma konusunda zaaflar meydana geliyor. Bu nedenle de, çok kolay kazanabileceği maçlarda beklenmedik puan kayıpları yaşayabiliyor İstanbulspor. “Skor tabelası teknik direktörün düşmanıdır” der Yalçın Koşukavak, haklı da. Sürdürebilir başarı elde etmenin temel yolu, önce bir oyun planı oluşturmak ve bu plan doğrultusunda kadro oluşturmaktan geçer. Pep Guardiola, Mauricio Pochettino gibi teknik adamların alameti farikası da budur aslında. Ellerindeki malzemenin kalitesi arttıkça, sahaya yansıtmak istedikleri şey daha da belirgin hale gelir ve önlem almak zorlaşır. Yalçın Koşukavak bu yolda ilerleyen bir teknik adam. Pochettino, Guardiola, Conte gibi teknik direktörler nasıl üst akıl olarak Bielsa’dan esinleniyorsa, o da bunu elindeki malzeme elverdiğince yapmaya çalışıyor.

UEFA ve TFF Pro Lisans’ı ona vermeye dursun, biz bu yerli “El Loco” nun hikayesini takip edip, başarılarıyla mutlu olmaya devam edelim.

 

Yazı:Ridvan Nicolas Erdem

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir