Prof. Dr. Hüseyin Kaya Çilingiroğlu

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin ünlü hocası Prof. Dr. Hüseyin Kaya Çilingiroğlu, 1930 yılında Sürmene ilçesinin Muratlı Köyü’nde Hasan Efendi’nin ve Zehra Hanım’ın oğlu olarak doğdu.

İlkokul ve ortaokul öğrenimini; Trabzon İskenderpaşa İlkokulu ve Kemerkaya Ortaokulu’nda, lise öğrenimini ise Erzurum ve Haydarpaşa liselerinde tamamladı. Lise öğrenimini tamamladıktan sonra İnşaat Fakültesi’ne yazıldı. Ancak, annesini ısrarı üzerine bir yıl sonra İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne geçti.

Haydarpaşa Lisesi’nde okurken futbola İstanbulspor Genç takımında başladı. 2 sene genç takımda oynadıktan sonra A takımına yükseldi.

İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nde asistan olarak görev yaptı. Staj için ailesiyle birlikte Almanya’ya gitti. İki yıl Almanya’da kaldıktan sonra Türkiye’ye döndü. Oğlu Kaya Çilingiroğlu Almanya’da kaldığı sürede dünyaya geldi (1964). Almanya dönüşü Tıp Fakültesi’ndeki görevine başladı. Tıp Fakültesi’nde Cerrahi Bölüm Başkanlığına kadar yükseldi. Başarılı bir hekimlik ve hocalık hayatı olan Çilingiroğlu, karaciğer naklini dünyada ilk kez gerçekleştiren doktorlardan biri oldu. Yaptığı kırk bin ameliyatla, dünyanın en çok ameliyat yapan doktoru ünvanına ulaştı. Bu ameliyatların otuzbeş bin kadarını ücretsiz yaptığından dolayı adı “Bedavacı Hoca”ya çıktı.

Çilingiroğlu, çeşitli dönemlerde İstanbulspor Yönetim Kurulunda futbol şube sorumlusu olarak görev yaptı ve İstanbulspor’a çok emekleri geçti. Futbol Federasyonu Sağlık Kurulu üyeliği, İstanbul Üniversitesi Spor Kulübü başkanlığı gibi görevlerde de bulundu. Gazetelerde maç yorumlarında yapan Çilingiroğlu, veteran tenisçi olarak da hep spor camiası içinde kaldı.

29 Temmuz 2001 günü sabahı saat 05.00 de kanser tedavisi gördüğü  İstanbul Tıp Fakültesi’nin Genel Cerrahi Bilimleri bölümünde hayata gözlerini yumdu. Cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Kaya Bey’in yetiştirdiği ve Türk hekimliğinin önde gelen isimlerinden Prof. Dr. Ali Akyüz, Prof. Dr. Çilingiroğlu ile ilgili olarak şunları söylemiştir:

“Kaya Ağabey dağ gibi bir adamdı…

Dünya tıp tarihine geçen hekimliğiyle, insanlığıyla, yardımseverliğiyle, herkesin yüzüne açık açık konuşmasıyla bir başka adamdı.
Gecenin üçünde-beşinde yatağından fırlayıp az can kurtarmadı Kaya Ağabey. Eli öpülecek insanlar dediği öğretmenlerden yaşamı boyunca tek bir kuruş almadı.
Çapa Tıp Fakültesi’nin koridorlarında profesör kapılarının önü boş dururken, Kaya Bey’in kapısında her gün her saatte en az 40-50 kişi olurdu.
Trabzonlu, Rizeli, Karadenizli hemşehrileri kapısından eksik olmazdı. Ama Gaziantepli, Mardinli, Siirtli de Kaya Ağabey’in kapısında hastalığına çare arardı.
Sert yapısı içinde yufka gibi bir yüreği vardı. En büyük eleştiriyi gazetedeki yıldız tabloları için yapardı. Her maçtan sonra ‘Bu neden iki yıldız, bu neden üç yıldız’ diye canımıza okurdu. Bu kadar işe nasıl yetişirdi, anlayamazdık”.