İstanbulspor 1-2 Fenerbahçe (28.10.1956)

Stat: Mithatpaşa

Hakem: Orhan Gönül

İstanbulspor: Sabih Sünter, Merih Üççetin, Kamil Cengiz, Kenan Buharalı, Yüksel Gözüpek, Erdoğan Tokol, Kadri Kartal, Aydemir Nemli, İhsan Baydar, İbrahim Toker, Kostas Kasapoğlu

Fenerbahçe: Selahattin, Akgün, Naci, Basri, Şeref, Seracettin, Necdet, Ergun, Lefter, Şirzat, Can

Goller: Dk. 22 Aydemir Nemli (İstanbulspor), Dk. 24 Şeref, Dk. 39 Ergun (Fenerbahçe)

Seyirci ve Hasılat: 24 284 kişi, 43 316  lira

İlk devre canlı, hareketli, mücadeleli, hasılı her o bakımdan dopdolu geçmişti. Mithatpaşa Stadını dolduran binlerce meraklı bu sebeple ikinci devreyi sabırsızlıkla bekliyordu. Ekserisi «Aman ne güzel maç seyrediyoruz.
Şirzat’ın attığı kafa, ya Lefter’in direkten dönen şutu… Doğrusu talihsizlik diyordu. — Bu sözleri söyleyenlerin Fenerbahçeli oldukları şüphesizdi. Ama iyi oynuyorlardı kelimelerini kullanmak için de ille Fenerbahçeli olmak
icap etmiyordu.

Gerçekten Sarı – Lacivertli takım ilk golü Aydemir’in ayağından yedikten sonra açılmıştı. Bu hadise 24 üncü dakikaya tesadüf ediyordu. İşte bu andan itibaren sahada sanki sâdece Fenerbahçeli futbolcular oynuyordu. Akınlar düzgün, paslar muntazam, hareketler bir mana ve maksada hizmet etmekteydi. Şutlar, şutlar. şutlar… Direkten dönenler… Kaleci Sabih’in kutardıkları … Hepsi seyredilmeye değer şeylerdi doğrusu, Fakat bütün bunlar ilk devrede kalacaktı. İkinci devrede İse sanki Fenerbahçe ve İstanbulspor takımları sahadan çıkmış yerine başkaları girmişti. Oyunun kalitesi düşmüş verilen paslar artık, yerini bulmuyordu. İşin kötüsü futbolcular toplan ziyade adamla oynamaya başlamışlardı. Kasti hareketler neticesinde maç sık sık kesiliyor, oyuncular sahada birbirini lâstik top gibi yerden yere çarpıyorlardı. Geçen haftanın başarılı hakemi Orhan Gönül de bu arada idareyi elinden kaçırmıştı. Kararları birbirini tutmaz olmuştu. Bu hal zaten bozuk olan asapları gerdikçe gerdi. Lefter’in kafasını toprağa vurduğu ve Şeref’in yediği bir tabanın acısı ile yerde kıvrandığı sırada açık tribünlerden yükselen tek bir ses kulaklarda çınladı: Seracettin, vazife başına. Fakat
Seracettin vazife başına gitmedi.. Çünkü 0, eski Seracettin değildi artık… Bunu asabi ve hırçın havaya kendisini kaptırmamakla dün bir kere daha ispat etti. Bravo!. Hadiseler pek çok kişinin canını sıkmıştı..  Bu sebeple
olacak, maçı müteakip stadı terk edenlerin yüzlerinde yarıda kalan güzel bir filmin tesiri vardı.

GARİP BİR OYUN

Yerden kısa paslı ve bol deplasmanlı oyununu ilk devrede tutturan Fenerbahçeliler. İstanbulsporluların yakın markajından uzun müddet kendilerini kurtaramadılar. Netice alamamalarına biraz bu, biraz da şansız oldukları gösterilebilir. Yalnız burada bir noktayı belirtmek isteriz. O’da Sarı – Lacivertli takımın ilk golü yiyene kadar bu şekilde oynadığıdır. Başka bir deyişle: Aydemir’in 24 üncü dakikada attığı golden sonra markajı unutması… Kanaatimizce, bu gol oyunun seyrinde bir dönemeç teşkil etmiştir.

Rakibinden kendisini kurtaran Fenerbahçeliler iki dakika sonra beraberliğe ulaşmışlar ve daha sonra da en az dört gol – ekserisi- direğe vurarak kaçırmışlar, galibiyeti İse 41 inci dakikada Ergun’un attığı golle temin etmişlerdi. Szekelly’nin duvar sistemi İstanbulspor insaytlerinin geri oynamaları sebebiyle bu sefer ileri çıkmış. Naci ise boş sahada akınları tanzim etmek vazifesini yüklenmişti. .Kaleci Selâhattin’in yediği goldeki hatası büyüktü. Çünkü zamansız çıkış yapmıştı. Fakat hata hanesine Seracettin ve Basri’nin de isimlerinin yazılması icap ediyordu. Onların gösterdiği tereddüt de af edilemezdi.

Haf hattında Akgün Naci ve Necdet ilk devrede muvaffak sayılabilecek bir oyun çıkardılar. Forvette Ergun, ve Şeref müspet not aldılar. Can topla oynamak illetinden kurtulamamış gözüktü. Şirzat her zamanki gibi çalışkan, fakat müessir değildi. Tabii bütün bu söylediklerimiz ilk devre içindi.

Fenerbahçe takımını kısaca bu şekilde tenkit süzgecinden geçirdikten sonra İstanbulspor’a dönelim. Kaleci Sabih’in yediği gollerde hatası yoktu. Kenan ve Merih «sertlikleri hariç» muvaffaktılar. Maçın bütün yükünü Kamil, Kadri ve Erdoğan’dan müteşekkil haf hattı taşıdı. Hücum hattında ise sadece Aydemir vardı. Diğerleri için uzun boylu bir şey söylenemezdi.

BİR DEVREDE ÜÇ GOL

Oyuna saat 14.10 da Fenerbahçe’nin vuruşu ile başlandı. Henüz 5 nci dakikanın dolduğu bir sırda Şirzat’ın kafa şutu direğe vurarak dışarı çıktı. Akabinde Lefter’in çektiği korner kendiliğinden İstanbulspor kalesine giriyordu. Sabih bu tehlikeyi zorla savuşturabildi.

Üst üste atlattıkları bu tehlikeden sonra İstanbulsporlular açıldılar ve 20 üncü “dakikada Aydemir vasıtasıyla bir gol çıkarmaya muvaffak oldular. Müdafaandan uzanan pası Akgün ve Necdet kesememişlerdi. Yetişen İhsan topu Aydemirin önüne bırakıverdi. Selâhattin kaleden çıkmıştı. Basri ve Seracettin oldukları yerde kalmışlardı. Sanki büyülenmiş gibi idiler. Bu dundan Aydemir çok güzel faydalandı. Aşırıma vuruşu Selahattin’in üzerinden
Fener kalesine girdi: 1 – 0

Aradan henüz iki dakika geçmişi. Fenerbahçeliler Lefter’e yapılan bir faulden çift vuruş kazandılar. Faulü Lefter çekti. Plâse bir vuruşla topu ortaya gönderdi. Şeref kale önünde birikenlerin arasından yükseldi ve kafa şutu ile Topu fillere gönderdi. 1-1

Beraberliğin verdiği hızla şahlanan Fenerbahçeliler hücum inisiyatifini ellerine geçirmişlerdi. İstanbulspor kalesi abluka altına alınmıştı. Şeref, Şirzat ve Lefter’in şutları hayret nidaları arasında direkten dönüyordu. Devrenin sonlarına doğru bu baskı semeresini verdi. Şeref karışıklıkta demarke vaziyette bulunan Ergun’u gördü Ergun sekerek gelen topu sert bir şutla ikinci defa İstanbulspor ağlarına gönderdi. 2 – 1. (Dak. 41)

GOLSÜZ, FAKAT TEKMELİ BİR, DEVRE

Taraflar pek çok şey beklediği bu devre her bakımdan tatmin edici olmaktan uzaktı. Kırkbeş dakikalık zaman içerisinde kasti hareketler hariç tutulursa kayda değer hiç bir hâdise olmadığı söylenebilirdi. Sinirli bir hava
içerisinde geçen bu devrede taraflar neticeyi değiştirecek bir golü yapamadılar. Maç gittikçe hırçınlaşan bir atmosferde 2 – 1 Fenerbahçe’nin galibiyeti ile sona erdi.

Hakem Orhan Gönül’ün idaresi tatmin edici olmaktan uzaktı. Oyunun sertleşmesinde verdiği acayip kararların rolü büyüktü. Doğrusu geçer haftaki İdaresini dün çok arattı. İzmirli hakemlere de nazar değmişti.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir