Tuğrul Alkaya

İstanbulspor’da Ali Mortaş ve Güngör Tetik hocalarımızla alt yapılara yönetici olarak tam 28 yıl emek vermiş Tuğrul Alkaya’yı, 31 Mart 2019 günü kaybetmiştik. Bu güzel İstanbulspor’luyu anmak ve anlatmak adına kendi anılarından derlediğimiz yazıyı sizlere sunuyoruz.

 Tuğrul Alkaya sarı-siyahlı  günlerini anlatıyor:

 30 Nisan 1960’da İstanbul Erkek Lisesi talebelerinin 12.45’de okuldan dağılıp o günün gereği yaptıkları toplu gösteride 3-A sınıfı talebelerinden Nedim Özpolat talihsiz bir kaza sonucu hayatını kaybetti.

 Yeşilköy semtinden kapı komşum ve çok sevgili arkadaşımın hatırasını yaşatmak için 1961 yılında Nedimspor adında yazlık bir futbol takımı kurdum. O yıllarda bilhassa sayfiye semtlerinde güzel futbol alanları bulunur, semt gençlerinden oluşan takımlar yaz boyu iddialı müsabakalar yaparlardı. Bazı semt takımlarının başarıları İstanbul’da çabuk yayılır ve yankılanırdı. Nedimspor’da şöhretli bir takım olmuştu.

1967 yılının 1 Temmuz günü Nedimspor’un Yeşilköy’de oynadığı yazlık bir müsabakada önemli seyirciler vardı. İstanbulspor’un babası Ali Mortaş, genç takım sorumlusu Lütfi Bayraktaroğlu ve takım antrenörü Ziya Taner. Müsabaka sonrası yanıma gelerek tebrik ettiler. Ali Mortaş beğendiği oyuncuların isimlerini söyleyerek, bunları İstanbulspor’a almak istediğini söyledi ve senin de İstanbulspor’lu olduğunu biliyoruz gel alt yapıda beraber çalışalım dedi. Ben böyle bir takım için tecrübeli olmadığımı söylerken, Ziya Taner söze karışarak bu andan itibaren beraber çalışacağız, itiraz yok dedi.

Beraber çalışmaya başladık. Haftanın üç günü sabah saat 8’de Vefa Stadı’nın önündeki salaş kahvede toplanıyoruz. Genç takım futbolcuları çaylarını içerken, Mortaş günlük gazeteleri gözden geçiriyor. Okula giden minicik ilkokul talebeleri kahvenin camına dayanıp içeri bakıyorlar. Mortaş’ı görenler içeri girip elini öpüyorlar. Ali baba da bir gün evvel bankadan aldığı 5 liraları çocukların cebine koyuyor. Taksim-Aksaray dolmuşunun 75 kuruş olduğu dönemde ceplerine 5 lira koyan minikler güle oynaya okullarına koşuyorlar. Fırtına gibi geçen başarılı yıllar ve 1970 yılının bir Mart günü, hepimiz yine o salaş kahvedeyiz. Ali Mortaş gelmiyor. Minicik çocuklar cama dayanıp içeri bakarken bizde camdan dışarı bakıp onu bekliyoruz. Kötü haber ulaşıyor. Ali Mortaş’ı kaybediyoruz.

Ali Mortaş’ın cenazesinde büyük hüzün var. Cenazesini şimdiki vakıf o zamanki kulüp binasının bahçesinde bulunurken futbolcular adına konuşma yapan Bilge Tarhan’ın ağlamaya başladığı ve baygınlık geçirdiğini görüyoruz.

İstanbulspor’da bir devir kapanmıştır. Kapanması ile çok zor bir açık ortaya çıkmıştır. Alt yapıyı korumak lazımdır. İşte bu aşamada ben alt yapıda tek kaldığım sırada başkanlar içinde alt yapıya en fazla önem veren bir başkan görev başındadır. Vefa Stad’ında antrenman yaptığımız bir sırada Hayri Aydıner yanında futbolu yeni bırakan Milli Futbolcularımızdan Güngör Tetik’le sahaya giriyor ve bana bundan böyle alt yapı antrenörlüğüne Güngör Tetik’i getirdiğini tebliğ ediyor. Uzun yıllar alt yapıda beraber çalıştığımız enerji ve hırsına hayran olduğum Güngör Tetik’le orada tanıştık.

UEFA o yıl genç takımlar yaşını 18 altına almıştı. O yıla kadar genç takım yaşı 20 yaş altı idi. Arada büyük bir fark vardı. Her şeye sıfırdan başlıyoruz.

Güngör Tetik’le o yıllarda çok sayıda olan semt sahalarını hafta sonları cumartesi ve Pazar günleri sabahtan akşama tarıyoruz. Beğendiği gençleri bana gösteriyor, bende kendileri ile temas kurup lisansiye yapmaya çalışıyorum. Yanımıza yönetim kurulundan Mustafa Güven veriliyor. Yıllarca İstanbulspor da futbol oynamış sayın Mustafa Güven yönetim kurulu adına bize sonsuz destek veriyor. Ne var ki profesyonel takımın durumu kötüye gitmektedir ve 1972 sezonunda 1. Lige veda ediyoruz. Arkasından Cemil hadisesi patlak veriyor. İstanbulspor’un elit yöneticileri spor işlerine, mafya karıştığını söyleyerek yönetimden çekiliyorlar.

İstanbulspor boşluktadır. Düştüğümüz ilk yıl Nirun Şahingiray başkanlığında ve il müdürlüğünden ayrılarak genel kaptanlığa getirilen Turan Barlas’ın genel kaptanlığında İstanbulspor tüm çabalara rağmen 1. Lige çıkamıyor. Düşüş başlamıştır. Herkes çekiliyor İstanbulspor’da dönüşü olmayan dramatik yıllar başlamıştır. 2. Lig sonra 3. Lig takımın profesyonel yapısı tehlikeye girmiştir.

Ve işte o yıllar genç takımımız devreye giriyor. 1973- 1983 yılları arasındaki 10 yıl içinde Güngör Tetik’le birlikte oluşturduğumuz genç futbol takımımız hem İstanbul’da genç takımlar liginde peş peşe şampiyonluklar kazanmakta, hem de profesyonel takıma devamlı oyuncu çıkartmaktadır. Her sezon Türkiye Genç Takımlar Şampiyonluklarına katılıyoruz. Kütahya-Eskişehir ve Afyon’da finaller oynuyoruz. İstanbulspor genç takımı fırtına gibi esmektedir ve iftiharla belirtmek istiyorum İstanbulspor genç takımı bu 10 yıl içerisinde profesyonel takıma tam 43 evet tam 43 oyuncu veriyor. Amatör değil profesyonel mukavele yapmak suretiyle 43 oyuncumuz profesyonel takıma alınıyor. Bu bir Türkiye rekorudur. Türkiye futbol tarihinde hiçbir kulübe nasip olmayan bir başarıdır. Alt yapıdan yetişen ve sarı-siyah renklerin askeri olan43 genç 10 yıl içinde sarı-siyah bayrağı yere düşürmüyor. Kışın çamur içindeki, baharda toz toprak Vefa Sahasında  her zaman seyircisiz ve parasız zaman zaman da yöneticisiz İstanbulspor takımını fanatik seyircili rakip takımlar karşısında profesyonel ligde tutuyorlar. Bu gün o fanatik seyircili Hasköy, Alibeyköy profesyonel takımları nerede? Galata, Feriköy takımları nerede? ve o ezeli rakibimiz Vefa nerede? hepsi amatör ligdeler. Ancak 10 yıl müddetle profesyonel kadroya 43 oyuncu veren İstanbulspor genç takımı sayesinde takımımız profesyonel ligdedir.

1983 yılından sonra alt yapımızın çöktüğü ve takımımızın bu üzücü duruma geldiği hakikatı ortadadır. Zira maddi durumumuz yüzünden o yıllarda ismini kulübümüzün isminin önüne koyarak yönetime giren bir müessese (Oras) kendi nezninde çalışan personeli oyuncu olarak alt yapıya lanse etmiş ve bu girişimi ile alt yapımızı çökertmiştir. Ancak şu sıralarda alt yapımız için ümit ışığı vardır. Profesyonel takımın 1.lige çıkmasından sonra 1995 yazında çok zor şartlar altında yaptığım futbolcu alt yapı seçmelerinde katılanlar arasında 150 filiz çocuğu seçerek kendilerini lisansiye yaptık. Bunların üzerinde durarak yapılacak çalışmalar İstanbulspor’a yeniden eski günlerini yaşatacaktır.

Tuğrul Alkaya’nın Unutamadığı Anıları

28 yıllık İstanbulpor çalışmalarında sayısız anılarım var. Bunlar yazıldığında cilt-cilt kitap olur. Bunları buraya sığdırmak olanaksız ancak, 1975 yılında Kırıkkale’de oynadığımız ve 0-0 biten maçın sonunda yönetici olarak saha içinde bulunduğum sırada maç sonu Kırıkkale amigosunun bir yumrukta 12 dişimi birden döktüğünü unutamıyorum.

1976 yılında şampiyonluğa oynamamıza rağmen maddi güçlükler yüzünden Şubat ayı olmasına rağmen günü birlik gitmek zorunda kaldığımız Edirne maçına Pazar sabah 6’da hareket etmemizi, yoğun kar yağışı yüzünden 8’de Silivri’ye varmadan kara saplanmamızı, 8 saat otobüs içinde kalıp kara yolları işçileri tarafından Silivri’ye indirilerek 2 gece takımca iskemle üzerinde uyuyarak yolların açılmasını beklememizi unutamam.

1977 yılında Türkiye Genç takımlar finalinde Eskişehir’de Gençlerbirliği genç takımı ile oynadığımız yarı final maçının uzatmaya rağmen 1-1 bitiminden sonra atılan penaltı vuruşları sonucu Türkiye Futbol Federasyonunun halen arşivlerinde resmi bir maçta en çok penaltı atılan bir müsabakada Gençlerbirliğ’ne 13-12 yenildiğimizi unutamıyorum.

1978 yılında Vefa Stad’ın da oynanan İstanbulspor-Anadolu maçında ilk 11’de 9 genç takım oyuncumuzun yer aldığını ve bu müsabakayı 4-0 kazandığımızı unutamıyorum. Bu da bir Türkiye rekorudur.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir