Duhan Aksu’nun Fanatik’e verdiği röportaj şöyle:
Geçtiğimiz yıl, sezonun ortaları… Lille adına Sportif Direktör Luis Campos, İstanbul’a geliyor. Hedefi; İstanbulspor’da forma giyen Zeki Çelik’i çıplak gözle bir kez daha izleyip son kararını vermek… Zeki o gün istikrarlı oyununu sürdürüyor ve Campos’tan geçer not alıyor. (Ki sonrasında da zaten Lille’e transfer oluyor…) Ancak o gün, Campos’un dikkatini çeken bir İstanbulsporlu oyuncu daha var: Duhan Aksu… Campos, İstanbulsporlu yöneticilerle görüşürken Zeki’nin yanı sıra Duhan’ı da istiyor. Zeki ile anlaşıp takımına kazandıran Campos, geçen Temmuz ayında da Duhan ile ön protokol imzalanmasını sağlıyor. Fransa’da en üst düzey futbol akademisine sahip olan Lille, Türkiye Birinci Ligi’nden iki genci takip ediyor. Birinin bonservisini alıyor, diğeri ile ön protokol imzalıyor. Bizim takımlarımız ise kendi içimizdeki bu değerleri göremiyor, bulamıyor! Merak edenler için hatırlatalım: Duhan Aksu, 9 yaşında girdiği Fenerbahçe altyapısından 19 yaşında ayrılıyor. Üstelik Fenerbahçe U21 Takımı ile şampiyonluk sevinci yaşadıktan hemen sonra… Ayrılık nedeni ise şu: Fenerbahçe A Takımı’na yükselemeyeceğini düşünüyor! Tıpkı Merih Demiral gibi…
Futbola nasıl başladın?
Beykoz’da oturuyorduk. Çocukluğum, mahalle arasında futbol oynayarak geçti. Fenerbahçe Koleji’nde okuyordum, ama okulun, kulüp ile direkt bağlantısı yoktu. Okul takımı seçmeleri yapılırken, altyapı hocaları görmüş beni. 9 yaşındaydım ve Fenerbahçe’ye geçtim. İlk hocalarım Tamer Sivrikaya ve İlhami Tek idi.
9 yaşında Fenerbahçe’den içeri girdin, orada gelişimin nasıl oldu?
İlk 2 sene liglerde oynamıyorsunuz. Küçük turnuvalar var sadece. 12-13 yaşıma geldiğimde ilk aşamaya geçtim. 19 yaşıma kadar Fenerbahçe’de kaldım.
A takıma hazır pozisyona gelemedin mi bu süreçte?
U21 takımında oynadıktan sonra ayrıldım. Çünkü devam etmeme izin vermediler. Şöyle ki… U21 Takımı olarak şampiyon olduk. Kişisel performansım da iyiydi. Fakat Fenerbahçe’de U21 ile A Takım arasında bağlantı kopukluğu var. Sadece ben değil, birçok oyuncuya fırsat sunmadılar. Merih Demiral takım arkadaşımdı. Yiğithan ile Ramazan da vardı takımda.
Sizinle hiç ilgilendiler mi?
Doğrusunu söylemek gerekirse, bize gelenleri hiç görmüyordum! U21 oyuncuları olarak sadece A Takım’a gidiyor ve maç eksiklerini kapatıyorduk.
Devam etseydin A Takım’da oynayabilir miydin?
Neden olmasın! Avrupa’daki takımlar gelip bizleri izliyorlar. Demek ki bir şeyler görüyorlar. Fenerbahçe’de ilk onbir oynardım gibi ukâla bir tavrım olmaz. Fakat o kadronun içinde bulunabilecek kapasiteye sahip olduğuma inanıyorum.
Senin yaşındaki çocuklar Avrupa’da büyük takımlarda çok önemli işlere imza atıyor. Bizde niye olmuyor?
Sistemle alâkalı bir sorun bu. Öncelikle Türkiye’de altyapılarda yarışmacı bir ortam yok. O ortam olsa bile sistem yok. Herşey güne dayalı, yarının programı yok. 16 yaşındayken Ajax’ın bir turnuvasına gittiğimde ‘biz ne oynuyoruz’ diye kendimi sorgulamıştım. 10-11 tane çim sahaları vardı. Fenerbahçe’de bir tane var, onu da sadece maçta kullanabiliyorsun. 2 takım, 1 futbol sahasını kullanırsa başarı gelir mi? Futbol oynamak için en olması gereken şey, çim saha yok bizde. Evet, biz genç oyuncuların çok çalışması lazım. Ama… Bence futbolu yönetenlerin de şu an yaptıklarından çok fazlasını yapmaları lazım.
Fenerbahçe’den ayrıldın. Sonrası?
Fenerbahçe’de devam edemeyeceğimi biliyordum. Çünkü geçmişteki örnekler, bana bunu hissettiriyordu. U21’deki hocamla konuştum; Ona, “Burada bu şekilde bir sene daha geçirmek yerine, profesyonel ligde oynamak istiyorum” dedim. Olumlu karşıladı. Benimle birlikte çok kişi gitti zaten. Birkaç takımdan teklif aldım. İstanbulspor’dan aradılar. Teknik direktör Yalçın Koşukavak beni izlemiş, analiz yapmış. Bir anda gelişti her şey ve gittim.
İstanbulspor’daki bakış açısı nasıldı?
Türkiye’de genç oyunculara şans veren nadir kulüplerden biri… İstanbulspor genç oyuncular için büyük bir fırsat. Önceki sezon Yalçın Koşukavak, geçen sezon ise Fırat Gül oyunculara mükemmel yaklaşan iki teknik adamdı. Gençlere, futbola bakış açıları çok farklıydı. Onların sayesinde performansımız çok arttı.
Senin jenerasyonunda bu sistemin zincirlerini kırabilen kaç oyuncu var?
Zeki Çelik, Bursa altyapısından yetişti. 1. Lig’de oynadı, Lille’e gitti. Bursaspor’dan Enes Ünal; Altınordu’dan Cengiz Ünder var. Onlar ile altyapılarda sürekli karşılaştık.
Kulüplerin artık frene basma zamanı geldi. Çünkü ekonomik yapı, büyük paralar harcanmasını önleyecek. İster istemez altyapıya dönecekler. Fenerbahçe hangi fırsatları kaçırdı seninle birlikte?
Recep Niyaz, Denizlispor’da şampiyon oldu. Beykan Şimşek, Osmanlıspor’da oynuyor. Merih’i, Yiğithan’ı, Ramazan’ı da biliyorsunuz. Yani Fenerbahçe altyapısından oyuncu çıkmıyor diye bir şey yok. Çok oyuncu çıkıyor, ama bir türlü ‘Fenerbahçe seviyesi’ne yeterli bulunmuyor. Fenerbahçe sürekli zirve için yarışıyor, bu nedenle de herkes en iyisini istiyor. Sabır yok. Oysa ki altyapıdan yetişen oyunculara birazcık sabır gösterilmeli. Bakın, Ozan Kabak’a güvendiler, sabrettiler ve kısa sürede gitti Avrupa’ya… Merih Demiral, Fenerbahçe’de oynayamaz mıydı? Genç oyuncuya güvenmek, onu kadroda tutmak önemli. Bu yaştaki oyuncuyu bir maçlık performansla değerlendirirseniz, doğru yapmış olmazsınız. Düşünün, dev bir kulüp, milyonlarca taraftarı var ve sadece bir maç şansın var. Tahammül seviyesi bu kadar düşük olmamalı. Yönetenlerin bakış açısı değişirse, taraftarınki de değişir bence.
Altyapıda oynadığın dönemde yöneticiler size hiç ilgi gösterdi mi?
Ben hiç görmedim. Benim görmediğim olmuştur belki.
Dereağzı ile stadın arası 500 metre… Yönetim binası da stadın içinde… Bu kadar kopuk olması doğal mı? Altyapıdaki hocalarınız da bu durumdan şikâyetçi miydi? Hoca bu durumdan şikayetçi olsa bile bunu oyuncusuna söyleyemez ki… O zaman bir hedefi kalmaz çünkü. Elbette onlar da ister ilgi görmeyi. Sonuçta onlar birer öğretmen. Kulübü yönetmiyorlar, altyapıda hocalar sadece.
Doğru tesis, doğru beslenme, doğru eğitim… Hangileri vardı Fenerbahçe’de?
Malzeme ve giyimde en iyisiydik. Hocalar da çok iyiydi. Ama yetmiyor. Saha, tesis çok önemli… Atletik performans hocalarıyla çok sonradan çalıştım ben. Bu konuda, Avrupa’dan gerideyiz.
Yaşadığın en büyük hayal kırıklığı ne?
Bir hayal kırıklığım yok. Evet, ilk başta biraz üzüldüm Fenerbahçe’den ayrıldığım için. Fakat İstanbulspor’a geldiğimde hayal kırıklığı yaşamadım. Bana güvendiler, içlerine kattılar beni. Sürekli diyalog halindeyiz. Her gün bir hoca, bir analizci gelip bana yapmam gerekenleri anlatır. Yöneticiler de gelirler ve bizlerle konuşurlar. Şimdi ‘İyi ki gelmişim’ diyorum İstanbulspor’a.
Bundan sonrası için hayalin ne?
Avrupa, her futbolcunun hayalidir. İlgi var, kulübümüz irtibat halinde. Avrupa olur olmaz bilemem, ama ben her zaman en yüksek seviyede futbol oynamak istiyorum.
Zeki ile bir kapı açıldı. Sen de o kapıdan içeri girmek üzeresin. Fransa’daki bir kulüp sizi görürken, Türkiye’dekilerin sizleri göremiyor olması manidar değil mi?
Yanıt, zaten sorunun içinde değil mi!
Bir günün nasıl geçiyor? Sabah kaçta kalkarsın? İlk ne yaparsın?
İzin günümde kendime vakit ayırırım. Yenilenme idmanlarını asla kaçırmam. Takım için yoksa da ben kendim yaparım. İdman olduğu günler tesislerdeyim zaten. Ayrıca ekstra idmanlar da yapıyorum. İdmandan önce mutlaka 1 saat fitness’a girerim. İdman sonrasında da yarım saat çalışıyorum. En az 8-9 saat uyurum. Az uyursan, vücudun idmana hazırlanmaz. Kahvaltımı çok dikkatli yaparım. Antrenmanlardan arta kalan süreçte ailemle vakit geçiririm.
Tembel mi bizim çocuklar? Avrupa’da tembel çocuk yok mu?
Var… Ama temel fark şu: Sistem… O çocuk tembel olsa bile hocaları, ona destek oluyor. Kaybolmuyor o çocuklar. Bizde U20, U21 seviyesindekiler, futbolu bırakıyor. En güzel seviyede futbol bırakılır mı hiç? Ama mecbur kalıyorlar. Aile, yaşam tarzı, maddi imkânsızlıklar… Türkiye’de birçok futbolcu yoksul ailelerden geliyor. Zengin olup da futbol oynayan çok azdır. Bu nedenle onca yıl çalışıp, belli bir maddi karşılık alamayınca da mecburen futbolu bırakıyorlar. Çok arkadaşım var U17- 18’de futbolu bırakan… Üzücü. Ronaldo olmak istiyorsan…
Bir El Clasico’da Real Madrid kalecisi, Messi’den fazla koşmuştu. Tembel olmak değil bu aslında… Doğru koşu yapmak belki de!
Yüzde 100 doğru. Ancak istediğiniz kadar yetenekli olun; o yeteneği kullanacak güç, kuvvetiniz yoksa işe yaramaz. Futbol tek iyi bir yönle oynanmıyor artık. Messi çok uç bir örnek. Onu tartışmak haddimiz değil. Ancak örnek alabiliriz. 34 yaşındaki Ronaldo antrenmandan çıkıp, halâ ekstra çalışmalarla vücuduna yatırım yapıyorsa, sen de genç oyuncu olarak 2 saat çalışmamalısın. İyi seviyelere gelmen imkânsız olur çalışmazsan… Ben iç disiplinimi sağlamaya, beslenmemi düzenlemeye, kendi hayat düzenimi oluşturmaya, zamanımı planlamaya ve kendimi fiziksel-atletik olarak geliştirmeye çalışıyorum.